24

16.6K 1.7K 870
                                    

Haiii, ben geldiiim. Nasılsınız? ^^ Umarım hepiniz iyisinizdir eheheh. <3 Yeni ficim BEAR IN THE MIRROR'a bekliyorum hepinizi. Ona da bölüm atacağım az sonra :') Desteklerinizi esirgemezseniz çok sevinirim Xx

Yazım yanlışlarım varsa affoluna, keyifli okumalar diliyorum lokumlarım! Xx

**

Kıyafetin kumaşının altındaki sert baskısını hissettiğim anda beynimde şimşekler çaktı. Hasiktir...

"Uyarılmış bir şekilde geziyorum ama artık dayanamıyorum. Boşalt beni güzelim. Demek istediğim şu ki, buranın sana ihtiyacı var." O zerre çekinmeden, alenen sarf ettiği sözleri, arkamdaki duvara çivilenmemi sağlayacak kadar yoğundu. Ve o derin sesi... Beni benden alıyordu...

Diliyle ağzımı dürtercesine yaladığında başım bu baskısıyla birlikte geriye kayarak duvarla buluştu.

Parmaklarımın üstüne yerleştirdiği parmaklarına baskı uygulayarak kumaş engelleri üzerinden o sıcak ve sert aletini daha sıkı kavramamı sağladığında boğuk bir şekilde inledim.

"Pren-prensim ne yapmamı is-istiyorsunuz ben şey çok-"

"Kasma kendini güzelim. Akışına bırak, kollarıma bırak bedenini." dedi o derin ve dingin sesi, gerginliğime bir su serpti. Ben ona teslim olmaya dünden razıydım oysaki, onun kollarında kaybolmaya can atıyordum.

Bileğimden tuttuğu gibi avcumun aletiyle olan temasına son verdiğinde, avcumu saran ılık hava dalgası boşluğa düşmemi sağladı.

Kıyafetinin kuşağını çözüp iç çamaşırından dışarıya çekip çıkarttığı aletini gördüğüm anca bacaklarımın arasında havai fişekler patlamış gibi sarsıldım. Siktir...

Kıyafetinden dışarıya çıkarttığı şişen aletinden parmaklarını ayırdığı anda karnına yapışacak şekilde dikildi. Karanlığa rağmen onun seğiren aletini gördüğümde nefesim tekledi, tükürüğüm gırtlağıma kaçtı.

"Dokun bana, senin için nasıl delirdiğime bak güzelim." dedi bu kez hafif çatallamaya başlayan hırıltılı sesiyle. Yanaklarıma kızgın demirler bastırılmış gibi cayır cayır yanarken, elmacık kemiklerim karıncalandı utançtan.

Lakin ona dokunma isteğim, utancımı dahi baskılayarak ekarte etti. Az önce elimi kendi aletine yerleştirdiği gibi kavradım çıplak ve sertleşen aletini. Avcuma yapışıp kalan o sert sıcaklığı üzerimde beynime kurşun yemiş etkisi yaratırken, "Ohhh." diye inledi. Tek bir dokunuşumla, en az benim kadar etkilenmiş olmalı ki, dudaklarından dökülen o zevk haykıran iniltiyi durduramamıştı.

"Okşa bebeğim, hareket ettir." dedi yüzümü avuçları arasına alıp dudaklarımın üzerine fısıltısını bıraktı.

Nefeslerimiz birbirine karışırken heyecan içerisinde istediği gibi avcumu hafifçe sağa sola kaydırıp onu dürterken, parmaklarımın arasında nabız gibi atan aleti el hareketimle birlikte mümkünmüş gibi avcumda daha çok büyüdü.

Elimi çevirerek aletini kavrayıp parmaklarımı etrafına sarmalayıp onu kavradığımda, hırıltılı bir şekilde sıktığı dişleri arasından sızlanarak dudaklarıma yapıştı.

Atik bir hamleyle dudaklarımızı birleştirmesinin üzerine, dudaklarının arasına boğuk bir inilti bahşettim.

Ağzımı aralamamı fırsat bilerek dili hızla ağzımın içine dalış yaptı. Dişlerimin üstünde dolanarak yanaklarıma sırasıyla vuruşlar yaptı. Kıvrak ve kaygan diliyle sergilediği o usta darbeler karşısında eriyip biterken, öpücüğüne çaylakça karşılık vermeye çalışıp, aynı zamanda da kendimi kaptırmış bir şekilde aletini çekmeye başladım.

DEAR FARMER • TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin