Peri tozlu selamlar!Geldim, geldim ama çok geç geldim farkındayım ve son anda içime sinmediği için bölümün kurgusunu değiştirerek geldim. Bir süredir tıkanmıştım ve biliyorum ki bu his doğru olmayan bir şeyler olduğunda geliyor.
Ve doğru olmayan şey o kesit ve getireceği olaylardı. Şimdi kaz tüyü kadar hafifim. Bu da bölümlerin düzenli ve erken geleceği anlamına geliyor.
Vee geç gelen bölüm özrü olarak da papellerimi döküp bizler için özel çizdirdiğim şu fanarta bakın!
Bilin bakalım bu hangi bölüm ve hangi sahne ^^
AvC okurken hangi şarkıları dinliyorsunuz, onu da yazın dinleyelim.
Keyifli okumalar!
⊰᯽⊱┈──╌❊╌──┈⊰᯽⊱
"Duuu Laaa."
"Onia?"
"Du La, Du La."
Kıpırdandım. Yanağıma keçi kılı kilimi üzerine kıvrılmışım gibi sivri şeyler battı. Elimi oraya atarak derimde uyandırdığı huzursuz histen kurtulmaya çalıştım.
Biri nefesini tuttu. "Du La, Ahu Onia?"
Dudaklarımda açmak üzere olan gülümsemeyi bastırdım. Bacaklarımın arasına sakladığım el bileklerime sarılı şeritleri hayal ettim, ipeksi bilenzikler gibi tenime sürtündüler. Ürpersem de bunu aşikâr etmedim. Şeritleri şüphe uyandırmadan bir, iki, üç kez bileğime doladım ve koca kafalarını taşıyamayıp üzerime düşüreceklerinden ürktüğüm anda hızlıca çektim.
Aynı esnada Du La, "Oof, Du La!" diye hırlayarak; Pae Onia ise, "Pav, Onia!" diye vızıldayarak kıç üstü yere yapıştı.
Dudaklarımdan küçük bir kıkırtı firar ederken başımı koyduğum çayır çimende gözlerimi başları üstünde büyülü mor kelebekler ve arılar uçuşan pixielere araladım. O kadar sersem ve şirinlerdi ki neden vahada uyuyakaldığımı bile küçük, kısacık bir an için unutuverdim. Göğsüme sıcak, tıpkı bir fincan kaynar sütü küçük küçük hüpletmişim gibi huzurlu bir his yayıldı.
"Günaydın!"
Kemiklerim sert ve pürüzlü döşekten kalkar kalkmaz isyan ederken bağdaş kurdum. Ra hiç vakit kaybetmeden bazen hasır sepetiyle karıştırdığını düşündüğüm favori köşesine, kucağıma, çöreklendi.
Parmaklarım söğüt yaprağı gibi sivri kulaklarının arasında, alnında yeşeren boynuzlarını buldu. Kaşıdım, kucağımda rahatlarken ağzımda haylaz bir gülümsemeyle bücürüklere baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVCI VE CEYLAN
Fantasy"Yavru ceylan," diye fısıldadı. "Yolunu mu kaybettin?" Avcı'ydı bu. Her gece karnına gümüş bir hançer sokup, gelin çiçeği beyazı geceliğini kanlar içinde bırakan kâbusuydu. Kasıklarına giren sancıydı. Alacakaranlığa bıraktığı acı dolu feryattı. Ve ş...