Selamlaaar,
8.2K'lık uzuuun bir bölümle geldim, daha da uzun olacaktı ama heyecanı diğer bölüme sakladımcjjfkf.
Farkında mısınız bilmiyorum ama sadece bir yorumunuz ya da bir oyunuz bile energy boosting iksir gibi ya da yıldız tozlu bir dokunuş gibi.
Ben yazmayı seviyorum ama siz de çiçeği böceği olabilirsiniz.
İyi okumalar. ^^
⊰᯽⊱┈──╌❊╌──┈⊰᯽⊱
ARIANRHOD
Kanatlarımı katladım. Omzum üzerinden bir çift süvari gibi çıkıntı yaptılar, kara süvariler. Bandajı avucum boyunca sardım, sardım ve sardım. Kumaşın rengi uçuk, kenarları tiftikliydi; gelişigüzel karaca kan beneklerine boyanmıştı.
Dariush, "Kanat yok öyleyse," dedi. O da, tıpkı benim gibi, kanatlarını kapatarak arkasına tıktı. "Bunu istediğine emin misin?" Bandajı sarmaya ara vermedim ve başımı kaldırmadan ona uzunca bir bakış attım. Sırıtıyordu.
Piç herif.
"Kanatlarının en büyük kozun olduğunun farkındasın, değil mi? Kararından hâlâ geri dönebilirsin. Bunun için seni yadırgamam."
"En büyük kozumun kanatlarım olmadığını ikimiz de çok iyi biliyoruz, Dariush."
Dariush'un kalın dudakları bir ucundan yukarı kalktı. Kollarını altın bir levha gibi sert görünen göğüslerinde bağlamıştı ve dirseklerine doğru uzanan ikiz altın palalar daha bugün cilalanmış gibi parlıyordu.
"Ama," diye kısıkça devam ettim. "Eğer tırstıysan, ya da sürekli dövülmekten yorulduysan senin yerine Kaveh ile devam edebilirim."
Dariush'un kahkahası kışlada yankı buldu. "Kaveh, o pezevenk, yakın dövüşte elime su dökemez."
"Eline su değil, dişlerini dökerim."
Çenemi belli belirsiz yukarı kaldırarak Kaveh'ye baktım, başım omzuma doğru eğim kazandı. At kuyruğu yaptığı saçı ipek parçası gibiydi. Tarazsız ve pürüzsüz. Ve fazlasıyla beyaz, kartanesinden dokunmuş gibi. Döşünü açıkta bırakan gömleği bile saçıyla karşılaştırılınca feri sönük bir beyaza bürünüyordu. Kuyruğu omurga hizası boyunca yükselen kılıcının kabzası etrafında dolanıyordu. Bir omuzdan diğer omzuna doğru uzanan siyah deri zırhı ise çapraz kayışla sabitlenmişti.
Dariush'un tek kanadı belli belirsiz seğirdi. "Hayali bile pantolonunu ıslatmaya yetiyordur eminim."
"Bunu gülden ve elinden medet uman sen mi söylüyorsun?"
Boğazımdan düşük bir hırıltı koptu. Gül ve sperm kokusu burnumu yeterince rahatsız etmişti.
"Siktir Kaveh! Kapımı mı dinliyorsun?"
Kaveh, kurt gibi gülümsedi. "Her geldiğinde kükrüyorsun. Binanın ayakları sallanıyor ahbap."
Dilim üst damağım ve dişlerimi gezindi. Birbirlerine hançer bakışı atarak dalaşan iki arkadaşımı mesnetsiz bir keyifle izledim. Bandajı sarmayı bitirdiğimde yumruklarımı sıktım.
Gerisin geriye kışlaya yabalanmıştım; çünkü damarlarımda katran gibi kaynayan öfkeyi soğutmam gerekti. Ya kan dökerek ya da döverek. Kışla, Titan Harabeleri'ndeydi. Yıldızışığı Sıradağları'ndan esen rüzgâr kar kristalli ve fırtınalı dişlerini derime geçirmesine rağmen yanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVCI VE CEYLAN
Fantasia"Yavru ceylan," diye fısıldadı. "Yolunu mu kaybettin?" Avcı'ydı bu. Her gece karnına gümüş bir hançer sokup, gelin çiçeği beyazı geceliğini kanlar içinde bırakan kâbusuydu. Kasıklarına giren sancıydı. Alacakaranlığa bıraktığı acı dolu feryattı. Ve ş...