Merhaba,
Avcı ve Ceylan, iki kadın karakterin perspektifinden anlatılıyor ama elbette çoğunlukla Ahu'yu okuyacaksınız,
┌───── •✧✧• ─────
İyi okumalar!
└───── •✧✧• ─────┘
๛ Who Will Save us now | By David Chappell꧁ VERA ADABEY ꧂
14 Altınay 1456
AYADALAR
MARAL İMPARATORLUĞU
ADAKITAVera Adabey, ipek yelesinde yıldızları sallayan atının yularını çevirince havayı kanatları altına alan havacılı kıvrılarak alçalmaya başladı. Atın toynakları yere değdiğinde, sırtından kayarak bir dizi üstüne düşerken zorluk yaşamadı. Genç bir kadın olmasına rağmen aygırın cüssesi karşısında yeni yetme bir kız çocuğu gibi kalıyordu.
Metal tokalı deri çizmeleri üstüne basarak ayaklandığında ellerini iki yana açarak dengesini bulmaya çalıştı. Kasabadan tapınağa yarım günlük uçuş, midesini alabora etmişti ve sabah kahvaltıda yediği bol sebzeli yumurtayı ağaç köküne çıkarmamak için kendini zor tuttu.
Eğer ikiz kardeşinin oyununa gelmeseydi, Aydın Amca'ya bir kese dolusu altın sikkeye mâl olan havacılı barınaktan kaçırmak zorunda kalmayacaktı. Amcası, atı barınakta bulamayınca Ayharalılara mahsus komik aksanıyla kaba bir küfür sallayacak ve öksürük tutana kadar adını bağıracaktı.
Elini uzun ve başına buyruk buklelerin arasına atarak geriye doğru taradı. Karanlık çökmeden kasabaya dönmesi gerekti; gündüz uçuşu için yeterince acemi sayılırken ay dönümünde yolunu bulmakta zorluk yaşayabilirdi.
Vera, yaz sürgünü vermiş akçaağaçların arasına sakladığı atını yeşil gövdesi derin çatlaklı ağaca bağladı. Metal işlemeli kemerinin cepliğinden çıkardığı küp şekerleri atın siyah lekeli ağzına doğru uzattı. "Beni burada bekle İncikanat. Aradığımı bulur bulmaz evimize geri döneceğiz."
Şeker kırıntılarını avucunu yalayarak temizleyen at kanatlarını iki kez çırparak kapadı ve ayağının altında yatan uçuk yaz yeşili çimenlerden otlanmaya başladı.
Vera, ney boyutundaki silindir çantasının deri kayışını omzu üzerinden kaydırarak arkasına aldı. Bakır tıpalı iksir şişesini çengelli iğneyle tokalı kemerine tutturdu. Geniş kenarlı disket şapkasını başında yarım tur döndürdü ve krom rengi ceplikli çantasının askısını kavrayarak tapınak yoluna girdi.
Ayadalar, Maral İmparatorluğu'nun din başkentiydi ve Ay Tapınağı, dini ritüellerin ihlasla yerine getirildiği kutsal bir mekandı. Tapınak adını sadece bir gümüşgaganın çıkacağı on dört ayı kasnağında çeviren Ay Geçidi'nden almıştı.
Rivayete göre, ondört ayın soylu ve gururlu muhafızları her yıl bu geçitten geçerek, kılıcını imparatorluğu korumaya adardı. Vera, bu yaşına kadar bir muhafızla karşılaşmamıştı ama Aydın Amca, Başkent'e gittiği Gül dönümünde Efsanevi Muhafız rütbesinde olan tek muhafız, Murat Şanlıer'i gördüğünü söylemişti.
İkiz kardeşi Vala'nın, muhafızların portreleri ve oyun bilgisini içeren tarot kartlı bir koleksiyonu vardı. Bu da çocukların oynadığı bir oyundu. En güçlü muhafızı çekenin eli aldığı bir oyun. O kartlarda Murat'ın olduğu tarot kartını çeken oyuncu hep kazanırdı. Bir de kardeşi Karaca Şanlıer vardı; Usta Muhafız rütbesinde olan sayılı muhafızlardan biriydi. Altın varaklı oyun kartında gördüğü kadarıyla vahşi bir güzelliğe sahipti; çoğu erkek gibi kardeşi de Karaca'ya hayrandı ve hayellerini süslediğine emindi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVCI VE CEYLAN
Fantasi"Yavru ceylan," diye fısıldadı. "Yolunu mu kaybettin?" Avcı'ydı bu. Her gece karnına gümüş bir hançer sokup, gelin çiçeği beyazı geceliğini kanlar içinde bırakan kâbusuydu. Kasıklarına giren sancıydı. Alacakaranlığa bıraktığı acı dolu feryattı. Ve ş...