Selamlar perilerim,
Nasılsınız?
Ay Işığı ve Kül Kanatlar'a başlıyoruz, ama hemen heyecanlanmayın, bu prolog, bu yüzden 1K.
Bölüm 1 şu an loading 3K. Size söz verdiğim gibi uzun bir bölüm olsun istiyorum, o yüzden max. 3 gün daha beklemeniz gerekecek.
İyi okumalar, ay ışığınız bol, kül kanatlarınız sıcak olsun.
Peri ya da insan, herkesin bir ya da birden çok kırılma noktası vardı. Yaralandığı, dizleri üstüne düştüğü ve pes ettiği an ya da anlar. Kimi yaralarını saracak birini bulur, o düşüşten daha yüce bir inanç ve özgüvenle yükselirdi. Bazen çayır çıra gibi hızlı yanarak, bazen yavaş. Kimi yaralarını kendi sarar-bazen bu bir insanın doğup ölmesi kadar sürebilirdi, ki bu peri yaşamıyla kıyaslandığında kısa bir süre kalırdı.Kimi ise... düştüğü yerden asla kalkamazdı.
Benim gibi. Ben bu geceden sonra kalkamayacağıma emindim.
Bir canavardım, bir katil.
Kalbim yavaş yavaş soğurken avucumdaki sıcacık kalbe baktım. O kadar canlıydı ki kalp atışlarını hissediyordum. Katran karası kan avucuma doldu, parmaklarım arasından ve avucumun kenarından taşarak aktı.
O kalbin sahibi, az önce göğüs kafesini parçaladığım peri, sinesinde kocaman bir boşlukla yere yığıldı.
Geceydi. Sis, kül ve nefretle çevrili bir gece.
Derimi arşınlayan ud, kafur ve kül kokusu perde perde kalkmaya başladı. Çam kokusu burnuma doldu, kış nefesi çehremi okşadı.
Dizlerim üstünde yere kapaklandım. Siyah savaşçı derilerime kaburga kemikleri battı. Kalbim iyice soğuyup, katı ve izbe bir buz parçasına dönüşürken, gözlerimde için için yanan alevlerin de söndüğünü hissettim.
Gözlerim söndü, bir koz parçası gibi yanan siyah amber soğudu, sertleşti ve gerçek benliğimi ay tozlarının serilip serpiştiği geceye aşikâr etti.
Kül kanatlarımı bedenime sardım ve günahıma baktım.
Ejder binici derileri içinde onlarca peri. Kavruk tenli, altın, bakır, gümüş, pirinç ve daha nicesi. Cesetleri yıldız ışıkları altında yıkanıyor, dağlardan gelen sert ve keskin havayla her saniye daha da soğuyordu.
Kopuk kanatlar, ipeksi tüyler, kırık kaburgalar ve soğuk kalpler. Onları tıpkı yırtıcı bir hayvan gibi parçalamıştım. Gözü dönmüş bir yaratık gibi. Ne ateş ne büyü ne de herkesin bildiği ve çekindiği zihin gücümle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVCI VE CEYLAN
Fantasía"Yavru ceylan," diye fısıldadı. "Yolunu mu kaybettin?" Avcı'ydı bu. Her gece karnına gümüş bir hançer sokup, gelin çiçeği beyazı geceliğini kanlar içinde bırakan kâbusuydu. Kasıklarına giren sancıydı. Alacakaranlığa bıraktığı acı dolu feryattı. Ve ş...