Selam okurperilerim,
Ben geldim, baya geç geldim biliyorum ama bazen maalesef ki tıkanıyorum. Umarım bu şekilde devam etmez ve ben 3-4 günde bir bölüm yükleyebilirim. Ne var ki bir sonraki bölüm de az buçuk geç kalabilir. Çünkü iş sebebiyle şehir değişikliği yapmam gerekiyor.
Masallar ve sırlarla dolu bir bölüme hazır mısınız?
Sürpriz sonlu!
꧁ AHU ŞANLIER ꧂
Tan vaktiydi. Ejderin şifon kuyruğu bulutların üzerinde süzüldü ve cam bir kılıç gibi adaya saplanan kulenin etrafında dönmeye başladı. Gümüşgaganın bir çeyrek günlük uçuşu, ejderin sadece bir saatini almıştı. Şimdi buradaydı, Yüksek Ada'da.
Ayadalar'da yağmur biraz dindikten hemen sonra Ulus, kraliyet çadırında, kolçaklı sandalyede uyuklarken onu kucakladığı gibi ejdere bindirmişti.
Yorgundu. Sadece bedeni değil, ruhu da yorgundu. Kral ejderi güçlü pençeleri üzerinde gümleyerek saklı bahçeye inerken odasına gittiği gibi ipek yorganın altına kayıp uyumak istiyordu. Kaburgalarına dolanan peri iplikleri gibi, beyin nöronlarına düğüm atan sorunları unutmak istiyordu.
Ulus, siyah deri korsajını saran gümüş kolçaklı kolunu hafifçe sıktı, ve sırtını geyik boynuz kabartmalı zırhına çekti. Bir saatlik ejder yolculuğu boyunca dudaklarını aralamamıştı. Ondan önce çadırda da sadece cevabını almak istediği soruları sormuştu.
Ulus kızgındı, kırgındı. Kral maskesini bir an olsun indirmemesine rağmen biliyordu. Yüksek duvarların çevirdiği bahçeyi mahmur gözlerle inceledi. Bu bahçeye indiği ilk günü hatırlıyordu. Ayadalar'dan dönüyordu, yaralıydı, kırıktı. Ama yine buradaydı işte.
Ay ve Su Sarayı'nda...
Taç çakrasının biraz aşağısında hafif bir ağırlık hissetti. Ulus alnını dayamıştı. Sıcak nefesi dalga dalga pelerinin kapüşonu üzerine dağılan saçını uçuruyor, ensesini yıkıyordu.
"Bencilsin," dedi, fısıltısı küçük iğneler gibi ensesine batıp çıktı. Yutkundu. Bencildi, biliyordu.
"Korktum," dedi, burun ucuyla hafif nemli saçını okşadı. Ayı kulakları kalbine kulak verdi. Korkmuştu. Hona, maralına bir şey olmasından korkmuştu.
"Özledim," dedi ve boyun kökünü sert, acımasız ve tutkulu bir şekilde öptü.Ahu bir daha yutkundu, belirgin bir adem elması olsaydı, boğazı boyunca oldukça yavaş hareket ederdi. Dudaklarını bastırdığı yerde tüyleri diken diken oldu, oradan boyun omuruna doğru bir ürperti indi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVCI VE CEYLAN
Fantasy"Yavru ceylan," diye fısıldadı. "Yolunu mu kaybettin?" Avcı'ydı bu. Her gece karnına gümüş bir hançer sokup, gelin çiçeği beyazı geceliğini kanlar içinde bırakan kâbusuydu. Kasıklarına giren sancıydı. Alacakaranlığa bıraktığı acı dolu feryattı. Ve ş...