🍀
Merhaba aşkolar, nasılınız?
Bölüm oy sınırı: 250
Bölüm yorum sınırı: 100
(Tek harf, emoji ya da random sayılmaz.)Size güveniyorum aşkolar:)
⚡
Tam bir saat boyunca arabada öylece oturuyorduk.
Babam, ormanın diğer tarafında arabayı park etmişti. Benimde mecazi anlamda evdeki yuttuğum cesaret hapı, galiba etkisini yitirmişti.
Çünkü karanlık ormana bakıp, öylece duruyordum.
Gidemiyordum.
Daha onların anılarından kurtulamamıştım, şimdi ise tekrar o cehenneme gitmeyi planlıyordum.
"Eve dönüyoruz," diyen babamla bakışlarımı ona çevirdim.
Elini kontağın üzerine atmıştı ki, "Dur!" dedim, arkasını dönerek bana baktı. "Yapabilirim."
Bok yaparsın aşko.
"Kızım, daha şimdiden böyle oldun. Seni o eve götüremem," dedi ciddi ciddi.
Belki de her şeyi ardımda bırakabilmek için, yeni bir hayat kurmak için yüzleşmem gerekiyordu. "Yüzleşmem gerek," dedim sessizce. "Sizinle yeni bir hayat kurabilmem için, bunu yapmam gerek. Sana, diğerlerine tam anlamıyla kendimi bırakabilmek için, bunu yapmalıyım. Yapamazsam bile, en azından denemem lazım."
Babam, başını çaresizce yana yatırdı. Bir babadan bunu istemem, muhtemelen caniceydi. Ama önümüzdeki o güzel yıllar için bunu yapmalıydım." Hay şans..." dedi ve sustu. "Tamam."
Derin bir nefes alıp verirken, büyük Bey'in bir saat önce verdiği deri eldiveni taktım. Parmak izi bırakmak istemiyorlardı, bir cesaret kapıyı açtım ve arabadan çıktım. Kapıyı kapatıp, elektrik direklerinin azıcık aydınlattığı ormanı inceledim.
Allah'tan, burada kamera yoktu.
El feneri açıldığında bakışlarım yan tarafa kaydı, babam ve büyük bey el fenerini açmıştı. Ee, bana yok muydu?
Babam, elini uzattığında bu sefer eline baktım. Ne çakal adamdı ama, el feneri vermek yerine elini tutmamı istiyordu. O şeytan, o yılan.
Yavaşça ona yaklaşıp, eldivenli elimi elinin içine kaydırdım. Yemin ediyorum, gözlerinin içi parlamıştı.
Büyük Bey'in elinde bir çanta vardı, birlikte ormana doğru yürümeye başladık. Aslında korkmuyordum, yıllarca gecenin bir yarısı evden kaçmış, ışıkla yolumu bulmaya çalışarak özgürce dolaşmaya çalışmıştım. Bu yüzden, çekinsem de korktuğum söylenemezdi.
"Dediğin gizli geçit çok mu uzakta?" diye sordu büyük bey.
Kısa bir an ona bakıp, tekrar ormana döndüm. "10 bilemedin 15 dakikalık yol var." dedim.
⚡
15 Dakika Sonra.
"Durun." dedim sessizce, anında ikisi de durmuştu. Gizli geçit, buralarda bir yerdeydi.
"Hani nerede?" diye sordu babam.
Elini bırakıp, diğer elindeki feneri aldım. Buralarda yapraklarla gizlenmiş bit kapak olmalıydı. Yaprakların bol olduğu yer bulunca, hızla o tarafa yürüdüm. Eğilip elimle üzerindekileri çektim, "İşte burada." dedim gülümseyerek.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİRA - GERÇEK AİLE
ChickLit**Reklamları siliyorum.** **Kitaba ön yargısız başlamanızı öneririm.** . 17 yıl... Tam 17 yıl, hayatım boşuna zindan olmuştu. Ölmek ve bu hayattan kurtulmak istediğim çok zaman olmuştu, ama tek bir umutla hayatta kalmıştım. Belki de, şimdi bu hayat...