🍀
Yeni bölümü erkenden atıverdim, yetiştirmek için çok çabaladım. Lütfen, vote tuşuna basıp, satır arası yorum yapın.
İkisini de yapmayınca, hiç yazasım gelmiyor. Lütfen bana destek olun, benim zor bulunan dört yapraklı yoncalarım :)
⚡
Neredeyse iki saattir salonda oturuyorduk, gençler hâlâ okulda ve işteydi. Göktürk bey, büyük bey ve Kadir bey işe gitmişti. Ben ise geriye kalan üç kadınla oturuyordum.
Ve tahmin edin ne izliyorduk?
Müge Anlı!
Sanki az derdimiz varmış gibi, birde bunları dert ediniyorduk.
"Allah'ım," dedim kendi kendime. "Sıkıntıdan patlayacağım." Elime tutuşturdukları cevizden bir tane daha attım ağzıma.
Zekayı geliştirirmiş, Candan hanımcım öyle demişti.
Sağ olsun.
Gözlerimi tekrar televizyona çevirdim. Ah canım Müge ablam, nasıl da güzel kadındı. Kısık kısık gözleri vardı. Ve o an, komik bir düşünce geldi aklıma.
Möge Apla.
Kırk yıl düşünsem, o kadının suçlu olduğu aklıma gelmezdi.
Aklıma gelenle bir anda gülmeye başlamıştım, tabi herkes bana dönmüştü. Neredeyse bana deliymişim gibi bakıyorlardı, çünkü şu an program oldukça ciddi ilerliyordu.
"Sıkıldı herhalde, ondan gülüyordur." dedi Sevda hanım, o şivesiz mi konuşmuştu?
"Yani bir şey demek istemiyorum ama, hayatımız çok sakin ve normalmiş gibi, biz neden bunları da izleyip dertlerini dert ediniyoruz?" diye sordum, elimdeki tabağı kenara koydum. Artık ceviz yemekten midem bulanmıştı.
Sevda hanım yerinde kıpırdandı, "İstanbul'da yapacak bir şey yok. Bizde en mantıklı sabah programını izliyoruz."
"Mantıklı mantıklı da, insanın içi gidiyor." Gözlerimi yanda asılı olan saate çevirdim. Saat daha 11:43'tü. "Daha Kadir Ezildi'ye de çok var." diye mızmızlandım.
Evet, Kadir Ezildi'nin hayranıydım.
Leyla Hanım, yanıma oturduğu için biraz daha yaklaştı. "Atölyeye gidelim mi?" diye sordu.
Hafifçe kaşlarımı çattım. Ne atölyesinden bahsediyordu? "Ne atölyesi?"
"Benim, müzik atölyem var."
Evet, onun bir müzik atölyesi vardı. Bir ara Twitter'de gündem bile olmuştu, bende tesadüfen görmüş hatta sonra araştırmıştım.
"Tabi ya, senin müzik atölyen var." Gülümsedi ve hafifçe baş salladı. "Gidelim!" dedim bir anda heyecanla.
Şarkı söylemeyi özlemiştim.
"Tamam, gideriz."
Tam yerimden kalkacakken, "Leyla Hanım." diye arkadan ses gelmişti. Hepimiz arkamızı döndüğümüzde, kapıda bir yardımcı, elinde beyaz tüylü, pomeranian ırkından bir köpekle duruyordu. "Veterinerden geldi."
"Ya, bu ne tatlı!" diyerek yerimden kalmıştım, az önceki atölye konusunu bile unutmuştum. Hızla yardımcının yanına gittim, "Alabilir miyim?" Elimi uzatırken sormuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİRA - GERÇEK AİLE
Romanzi rosa / ChickLit**Reklamları siliyorum.** **Kitaba ön yargısız başlamanızı öneririm.** . 17 yıl... Tam 17 yıl, hayatım boşuna zindan olmuştu. Ölmek ve bu hayattan kurtulmak istediğim çok zaman olmuştu, ama tek bir umutla hayatta kalmıştım. Belki de, şimdi bu hayat...