Osmanlı Sarayına köle olarak satılan bir cariyenin Hünkarını ve Şehzadelerini koruma çabaları...
Bu aşkın, iktidarın, korkunun, acının hikayasi. Osmanlı'nın en güçlü Sultan'ının hayat macerası. Kimseye boyun eğmeden ve evlatları uğruna her yolu den...
Nihayet, sonunda hünkarımızın huzurundaydım. Onun yeniden gözlerini görmeye, sesini duymaya nail olacaktım. Yanına kadar ilerledim. Elini kaldırıp saçlarıma götürdü, yüzüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına tutuşturdu.
"Victoria."
diye adımı söyledi bir kaç defa.
"Hünkarım, haremin kaidelerini artık herkes gibi bende biliyorum ve uymam gereken kurallar olduğunu da. Bende artık sizin gözdeniz olduğuma göre sizinle aynı dini, aynı tanrıya inanmak istiyorum."
"Müslüman mı olmak istiyorsun? "
"Evet hünkarım hemde her şeyden çok."
Elimden tuttu ve beni bir mindere oturttu. Sonrada müslüman olabilmem için söylemem gereken duayı okuttu.
"Madem artık sende bir müslümansın o zaman bu kullandığın ismi kullanamazsın."
"Adımı sizin vermenizden şeref duyarım hünkarım."
Uzunca bir süre düşündü. Önce yüzüme sonra gözlerime bakarak şöyle dedi,
" Sana vermiş olacağım bu ismi layığıyla taşıyabileceğin bir isim olsun isterim. Senin adın Mahpeyker olsun."
Bende hünkarımızın bana vermiş olduğu ismi tekrarladım.
"Mahpeyker."
"Sen bana ne ettin böyle hatun. Seni görür görmez meftun ettin beni kendine."
Bana dağru yaklaştı ve dudağımı öptü.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sabah yine geç saatlerde hareme dönmüştüm. Taşlığa gireceğim sırada Nazlı kalfa arkamdan seslendi.
"Victoria hatun gel benimle Valide Sultanımız seni bekler."
Nazlı kalfanın arkasından ilerleyerek valide sultan dairesine girmiştim. Daireye girdiğim andan itibaren gözlerimi duvarlardan, sehpalardan, yerdeki halılardan, minder ve koltuklardan alamadım. Burası muhteşem bir şekilde hazırlanmış ve döşenmişti. Tam valide sultanlara yakışacak bir daireydi.
Valide sultanımızın huzurunda durdum. Bana öyle bir bakıyordu ki anlam veremedim.
"Demek Hünkar oğlumun gönlünü fethetmeyi başardın. Öyle ki Dilrubayı dün gece haddini bildirmişsin."
"Sultanım ben sadece bana yapılan haksızlığa boyun eğmedim. Hiç bir suçum günahım olmadan Dilruba Sultan beni mahsene kapattı. Hünkarımız da öğrenince buna müsade etmedi."
"Harem de uzun süre kalmak ve tıpkı Dilruba gibi olmak istiyorsan bana olan sadakatini ve hizmetini hiç bir zaman eksik etmiyceksin."
"Siz nasıl isterseniz Valide Sultanım."
"İşittim ki Müslüman olmuşsun."
"Evet Valide Sultanım. Hünkarımız sayesinde oldu her şey. Adımıda değiştirdi. Bundan böyle bana Mahpeyker denmesini emretti."
