30. Bölüm

70 4 0
                                    

Merhabalar, yeni bölüm geldi.  Umarım beğenirsiniz. Bu bölüm bol bol şehzadelerimizin kavgalarını okuyacağız vede büyük aşıkların aldığı kötü bir haberi de okuyacağız tabiki de. Bu bölüm kitabımızın asıl bölümlerinden biri. Şimdiden okuduğunuz için teşekkürler. Heyecanlanacağınız bir bölüm. İyi okumalar🙂








Sabah erkenden kalkmış ve has odaya doğru ilerledim. Uzun zamandır Hünkarımız ile başbaşa vakit geçiremediğimizi farkedince bu sabah onunla birlikte sofraya oturmak istedim. Has odanın önünde durdum. Ağalar huzurda durdu.

"Sultanım, hünkarımız hala uyanmadılar."

"Açın kapıyı ağalar." Kapı açıldı. Yatağa doğru döndüğümde Beyazıt yoktu. Dairede onu aramaya başladım. Sehpanın üzerinde duran ilaçları farkettim. Hepsi doluydu. Terasa doğru ilerlediğim de Beyazıt' ı gördüm. Yanına ilerledim. Beni farkedince elinde ki şarabı hızlı bir şekilde sehpaya bıraktı. Hoşnutsuz bir ifadeyle yanına yanaştım.

"Sabah sabah ne şarabı bu Beyazıt? Daha yemek bile yememişsin?"

Bana bir şey demeden içeriye geçti. Hali biraz kötüydü. Ağalara seslendi ve sofranın kurulmasını emretti. Bana döndü ve nihayet sorduğum soruya cevap verdi.

"Başım ağrıyordu, geçer umuduyla içtim bir bardak Mahpeyker, bir şey olmaz."

"Ne demek bir şey olmaz Beyazıt, hem bugün seni biraz kötü gördüm. İyi misin?"

Bir şey demeden üstünü değiştirmeye başladı. Sedire oturup onu izledim bir süre. Sofra hazır olunca birlikte oturduk. Yemek yemiyor sadece önünde duran zeytinlerle uğraşıyordu.

"Beyazıt neyin var senin? Hayli kötü gördüm seni. Kötü bir şeyin yoktur umarım?"

Uzun bir süre gözümün içine baktı. Bir şey demedi. Başını eğdi ve sallamaya başladı. Hüzünle gözlerimin içine baktı.

"Bu aralar kötü olduğumun bende farkındayım. Hekim başıma sordum tedavi sonucunda hastalığımın tekrardan suhur ettiğini söyledi?"

Kalbim sıkıştı. Bir an elim ayağım boşaldı. Ne diyeceğimi bilemedim. Acıyla ona baktım. Aşık olduğum o yüzüne.

"Benden bunu nasıl saklarsın Beyazıt, ben senin karınım, bunu bana söylemiyceksin de kime söyliyceksin?"

"Geçer diye düşündüm, ilaçları almaya başladım lakin bir faydasını göremedim. Er ya da geç bu doğru tekrardan gün yüzüne çıkıcaktı."

"Hekim başı ile bir de ben konuşucam. Bundan böyle yiyeceklerini de ben kontrol edicem. Daireye ne giriyor haberim olucak."

"Öyle değil mi zaten." Güldü ve şaçlarıma dokundu. Bende ona güldüm.

Has odadan çıktıktan hemen sonra şifahaneye doğru ilerledim. İçeriye girdiğim de hekimler huzurda durdu. Köşede masanın başında çalışan hekim başının yanına gittim. Beni görünce hemen işlerini bıraktı ve huzurda durdu.

"Hoşgeldiniz Sultanım. Haber verseydiniz daha iyi karşılardım sizi."

"Gerek yoktu hekim başı. Ben buraya senden bir şey öğrenmeye geldim."

"Allah muhafaza şehzademiz Cihangir hazretleri mi rahatsızlandı yoksa. Ben de ilaçları üzerinde duruyordum zaten Sultanım."

"Hayır, hayır şehzadem iyi bu aralar çok şükür. Ben buraya Hünkarımız hakkında senden bilgi almaya geldim."

Önce durdu. Bir an gözünü benden kaçırdı. Suspus oldu. Bakışlarımı farkedince korkarak konuşmaya başladı.

"Demek öğrendiniz? Yemin ederim Hünkarımız saklamamı istedi. Yoksa nasıl saklarım bu mühim haberi sizden?"

İktidar Oyunları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin