*3 Ay Sonra*
Bugün hava çok güzeldi. Yaz ayındaydık. Çiçekler açmış ağaçlar yeniden yeşermişti. Hünkarımız da bu güzel günü ailesiyle değerlendirmek istedi. Sabah kahvaltı yapıp evlatlarımıda hazırladıktan sonra has bahçeye inmiştim. Çardakta Dilruba ve Hümaşah Sultan vardı. Sedire geçip oturdum. Gevherhan ve Mehmet mindere oturmuştu. Süleyman beşikte uyuyor, Murat ise kucağımda duruyordu.
"Şehzadelerin büyümüş, maşallah."
Tepkisine şaşırmıştım. Zira ondan böyle kelimeler duymayı beklemiyordum.
"Sağol, dünyaya gelen büyüyor."
Biz konuşmayı sonlandırdığımız vakit Validemiz çardağa geldi. Huzurda durduk. Her zamanki yerine geçip oturdu. Evlatlarıma baktı sonrada Hümaşah sultana.
"Dilruba, Mustafam nerede?"
"Bugün dersleri geç biticekmiş Validem."
Biz kendi aramızda konuşurken Nurbahar geldi. Huzurda durdu.
"Geç kaldığım için kusuruma bakmayın Validem, şehzadem huzursuzdu biraz."
"Şimdi iyi mi?"
"Evet Validem."
Diyip ona ayrılan sedire oturdu. Şehzade Ahmet ise kucağında duruyordu. Çardağa bir paşa yanaştı. Yanında ise Gül ağa vardı. Gül ağa çardağa geldi. Huzurda durdu.
"Valide Sultanım, sizi bekliyoruz."
Validemiz bize bir şey demeden yanımızdan ayrıldı. Biz evlatlarımızla ilgilenirken Dilruba da kızıyla birlikte yürüyüş yapmak istedi. Nurbahar sıkıntılı bir şekilde etrafına bakınmaya başladı. Sonra bana döndü.
"Mahpeyker Sultanım, nedimelerim daha gelmediler. Dilruba Sultana da güvenemedim. Sizden kısa bir süre için şehzademe bakmanızı istesem. Hemen gelirim."
Biraz durup düşündüm. Sonrada gülümseyerek,
"Olur, ben bakarım merak etme sen.""Sağolun Sultanım."
Muradı minderlerden birine arkasına destek koyarak oturttum. Ahmeti de kucağıma aldım. Nurbahar yanımızdan ayrıldı. Çardakta sadece ben kalmıştım. Beyazıt yanımıza geldi. Onu görünce ayağa kalktım. Önünde eğildim. Kucağımda Ahmeti görünce şaşırmıştı. Sedire oturdu. Bende yerime oturdum.
"Mahpeyker, Nurbahar nerede?"
"Oda burdaydı Beyazıt lakin bir işi çıktığını söyledi Ahmeti bana emanet etti."
Eğildi ve Ahmet'in şaçını okşadı. Sonra bana döndü ve yanağımdan öptü.
"Senin kadar merhametli bir hatun ne gördüm ne işittim. Senden olmayan şehzademe bu denli güzel bakıyorsun ya, ben daha ne isterim."
"Rabbim ayaklarına taş değdirmesin, yedi tane evladın var dört evladınında validesi benim çok şükür. Lakin şunu bil Beyazıt ben hiç bir zaman evlatlarını ayırmadım. Senin evladını benim evladım sayarım."
Beyazıt bunları duyunca elimi sıkı sıkı tutmuş ve öpmüştü. O sırada Dilruba yanımıza geldi. Huzurda durdu ve yerine oturdu.
Hünkarımız Dilrubaya değil bana dönerek,
"Mustafam nerede Mahpeyker?"
Dilrubaya baktım ve benim cevap vermemi beklemeden söze girdi.
"Şehzademin bugün dersi uzıycakmış birazdan burda olur."
Şehzade lafını bastırarak söylemişti.Beyazıta meydan okurcasına. Beyazıt kafasını salladı. Hümaşahı ve Gevherhanı yanına çağırdı. İkiside sedire oturdular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İktidar Oyunları
Historical FictionOsmanlı Sarayına köle olarak satılan bir cariyenin Hünkarını ve Şehzadelerini koruma çabaları... Bu aşkın, iktidarın, korkunun, acının hikayasi. Osmanlı'nın en güçlü Sultan'ının hayat macerası. Kimseye boyun eğmeden ve evlatları uğruna her yolu den...