Daireye girdiğimde huzurda durdum. Validemizin eliyle göstermiş olduğu mindere oturdum.
"Validem, beni çağırmışsınız."
"Haberi aldım, hayırlı olsun, sende benim gibi bir padişah zevcesisin."
Gururla başımı öne eğdim ve tebessüm ederek yeniden Validemize döndüm.
"Hayatının bundan sonra daha zor olacağını biliyorsundur umarım?"
"Elbette Validem, her şeyin farkındayım, zira geçmişe dair çok şey öğrendim sizden. Sizden önce gelen hasekilerin durumları hepimizin önünde."
"Beni kendinle kıyaslama sakın.!"
"Haşa ne haddime, ben sadece önlem almak istiyorum o kadar. En nihayetinde bu saraydaki tek gelininiz artık benim." Gülümseyerek ve ima dolu olan bu sözlerimi validemiz anlamış olacaktı ki hiç bir şey demeden eliyle kapıyı gösterdi. Bende tekrardan huzurda durdum ve daireden ayrıldım.
Daireme girdiğim vakit evlatlarım koşarak yanıma geldiler. Hepsiyle özlem giderdikten sonra yerime oturdum. Teker teker sorularını sıralamışlardı. Hepsini cevapladım. Akşama kadar sohbet etmiş ertesi gün ise erken saatlerde kalkmıştık. Şehzadelerimin istediği üzere has bahçeye çıkmıştık. Sedire oturdum. Mehmet ve Murat bir köşede durmuş bir şeylerle uğraşıyorlardı. Gevherhan ise Atike ile oynuyordu. Süleyman da bir minderde oturmuş ve kitap okuyordu. Saçını okşadım, kafasını kaldırıp bana baktı.
"Süleyman'ım, benim altın saçlı şehzadem. Sen neden oynamıyorsun abilerinle?"
Süleyman Mehmet ve Murat'ın olduğu yere bakmış ve bana dönmüştü. Bilmiş bir edayla söze girdi.
"Canım istemiyor Validem, hem ne gerek var anlamıyorum, kılıç kullanmak ve ok kullanmak bana göre işler değil."
"Olur mu öyle şey. Bir şehzadenin alması gereken ilk eğitim kılıç ve oktur. Hem Allah nasip ederde bir gün o kudretli tahta sen oturursan bilginin olduğu çok kılıç ve okta da mahir olman gerek."
"Rabbim nasip eder mi bilmem lakin benim tahtta gözüm yok Validem. Ben sizin ve yüce hünkar babamın kıymetli şehzadesi olayım bana yeter."
Sözleri beni etkilemiş ve ne diyeceğimi bilememiştim. "Sen, benimde hünkar babanında kıymetli şehzadesisin. Sana bir sır vereyim mi?"
"Elbette Validem, sırrınızı saklayacağım dan kuşkunuz olmasın."
"Asla ne kuşku duyması,... sen aralarında bana benzeyen tek şehzademsin, o yüzden sana kanım bir başka ısınıyor." Bu cümleleri gülerek anlatmıştım ona. Pür dikkat beni dinliyor ve duyduğu şeyle ayağa kalkıp direk bana sarıldı. O sırada Dilruba ve Hümaşah çadıra geldi. Sedire oturdular. Dilruba tiksinircesine bana bakmış ve söze girmişti.
"Ne yapıp ne edip yine girdin hünkarımızın aklına."
"Teşşekkür ederim Dilruba, nikahımı kutladığın için."
Dilruba bir şey demeden yerinden kalktı ve üstüme doğru yürümeye başladı.
"Bu yaptıklarının bedelini çok ağır ödiyceksin Mahpeyker."
Çadırdan çıktı. Onu sinir etmek hoşuma gitmişti. Kahvemden bir yudum aldım ve arkama yaslanarak gidişini izledim. Akşama doğru hünkarımızında isteği ile birlikte has odada yemek yemeğe gidiyorduk. İçeriye girdiğimizde Atike koşarak Beyazıtın yanına gitti. Beyazıt kollarını ona açmıştı. Atikeyi kucağına aldı.
"Benim güzeller güzeli kızım." Atike ne dedeiğini anlamamıştı lakin ona rağmen ellerini iki defa birbirine vurmuş ve sevinçle babasına bakmıştı. Gevherhan hızlı bir şekilde babasının yanına yanaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İktidar Oyunları
Narrativa StoricaOsmanlı Sarayına köle olarak satılan bir cariyenin Hünkarını ve Şehzadelerini koruma çabaları... Bu aşkın, iktidarın, korkunun, acının hikayasi. Osmanlı'nın en güçlü Sultan'ının hayat macerası. Kimseye boyun eğmeden ve evlatları uğruna her yolu den...