Sultan Beyazıt öfkeli bakışlarla İkbal hatunu süzüyordu. Mahpeyker Sultan ise Hünkarının yanında bekliyordu. İkbal hatun konuşmaya başladı.
"Beni emret mişsiniz Hünkarım."
"Sen bu akşam Sofia hatuna yiyecek götürmüşsün. Doğru mu bu?"
"Evet Hünkarım. Kendisi istedi. Bende götürdüm."
"Taşlıktaki cariyelerden biri senin Sofia hatunu zehirlediğini söylüyor."
"Kuru iftira Hünkarım. Ben buna nasıl cürret ederim. Sizin gözdenize üstelik."
"Hatun bana yalan söyleme. Yemin ederim vurdururum kelleni. Ölen bebek bir hanedan üyesidir. Ve dahi benim evladım."
"Size yemin ederim Hünkarım benim hiç bir suçum yok. İsterseniz gelsin o hatunda söylesin."
"Ağalaaar!"
Kapıda duran ağalardan biri içeriye girmiş ve huzurda durmuştu.
"Alın götürün bu hatunu. Zindana kapatın. Sorgu sual bitinceye kadar çıkmıycak."
İkbal hatun Mahpeyker sultanına bakmış ve ondan yardım istemişti. Mahpeyker Sultan ise başını hafifçe eğmişti. İkbal hatunu zindanlardan birine kapattılar. Sultan Beyazıt, Nazlı kalfayı içeriye çağırdı.
"Nazlı kalfa sana İkbal hatunu söyleyen hatunu çağır bana."
"Emredersiniz hünkarım."
Nazlı kalfa hareme gitmiş ve o hatunu her yerde aramıştı. Aslında o hatunun nerede olduğunu biliyordu. Lakin Valide sultanın ve Gül Ağa'nın gözünü boyamak için ilk önce haremi aradı. Hatunlardan birine sordu. Sonrada taşlığı aramaya başladı. Tam o sırada yanına Gül ağa geldi.
"Bulamadın mı hala hatunu Nazlı kalfa."
"Sende görüyorsun ağam bulamıyorum hiç bir yerde hatunu."
Hatunlardan biri bu konuşmayı duymuş ve yanlarına gitmişti.
"Gül ağam Ela hatunu mu arıyorsunuz."
"Evet hatun. Nerde olduğunu biliyorsan derhal söyle."
"Ben gördüm onu. En son çamaşırhaneye doğru gidiyordu."
Gül ağa ve Nazlı kalfa hemen çamaşırhanenin oraya gittiler. Nazlı kalfa gördüğü şeyle memnun kalmış, Gül ağa ise dehşete kapılmıştı. Zira ikiside tavanda asılı olan Ela hatunun bedenini görmüşlerdi. Gül ağa durumu Valide Sultana, Nazlı kalfa ise Sultan Beyazıta durumu bildirmeye gitmişti.
*Dilruba Sultan Dairesi*
"Sultanım, İkbal hatun sorguya çekilmiş. Mahpeyker Sultan'ın ismini vermiştir bile. Kurtulduk Sultanım."
"Ala sen etrafta dolanmaya devam et bir şey öğrenirsen hemen bana gel."
Narin hatun daireden ayrılmıştı. Dilruba Sultan da uyuyan şehzadesinin yanına gitmiş ve alnından öpmüştü.
Nazlı kalfa has odaya girmişti. Huzurda durmuş ve konuşmaya başlamıştı.
"Hünkarım, nasıl söylerim bilmiyorum lakin hatunu çamaşırhane de asılı bulduk."
Sultan Beyazıt ve Mahpeyker Sultan birbirlerine bakmışlardı. Nazlı kalfa sözüne devam etti.
"Hünkarım hatunun elbisesinde bu kağıdı bulduk." diyerek kağıdı Sultan Beyazıta uzattı. Kağıtta şöyle yazıyordu.
"Sofia hatuna bunları yapan Dilruba Sultan'ın ta kendisidir."
Sultan Beyazıt kağıdı okuduktan sonra buruşturmuş ve elinde tutmuştu. Mahpeyker söze girmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İktidar Oyunları
Historische RomaneOsmanlı Sarayına köle olarak satılan bir cariyenin Hünkarını ve Şehzadelerini koruma çabaları... Bu aşkın, iktidarın, korkunun, acının hikayasi. Osmanlı'nın en güçlü Sultan'ının hayat macerası. Kimseye boyun eğmeden ve evlatları uğruna her yolu den...