Adam, dördüncü bira şişesini soğutucudan çıkartıp yavaş hareketlerle kapağını açtı. Dudağına dayadığı şişeyi zor kaldıran kolları arasında Emma derin bir oflama çekti. Bu işin böyle olacağı falan yoktu.Merkeze dönmeyen, uçağa binmeyen Nadia'dan uzun bir süredir haber alınamıyordu. En son telefonundan gelen sinyaller ormandaydı. Fakat ormanı karış karış aramalarına rağmen en ufak bir ipucuya ulaşamamışlardı.
Üstüne arama çalışmalarına Francis'te katılmıştı. Adam, hiçbir sorunu yokmuş gibi bir de onunla ilgilenmek zorunda kalmıştı. Şu an hepsi bangladov otelde oturmuş Adam'ın o çaresiz hallerini izliyorlardı. Arada Honour bir şey diyecek gibi oluyor ama sonra ağzını kapatıyordu.
"Sakin kalalım mı artık? Hepimiz Nadia'yı tanıyoruz ve onun kendini savunacağından eminiz." Kelvin ortamdaki gerginliği bozmaya çalışmış ama pek faydası olmamıştı.
"Bu ormanda ne tür şeyler var bilmiyoruz, ayrıca Nadia'nın yanında yemek yok. Tek sınandığı şey yönünü kaybetmek değil anlayacağınız." Emma bir abla edasında sarf ettiği sözcüklerle Kelvin'e baktı. Belki de Nadia ile çok zıt yönleri vardı ya da bu kadar zaman ona sadece sabrettiğini ve mecbur kaldığı için katlandığını düşünmüştü ama onu seviyordu.
"Kaybolmuş olabilir miyiz Emma?" Nadia, Emma'nın arkasından yürüyor ve bir cevap bekliyordu. Saatlerdir uçsuz bucaksız bu ormanda yürümekten bıkmıştı ve karanlıkta önünü zor görüyordu.
"Biraz daha gidelim olmazsa işaret fişeğini kullanırız." on dakika kadar yürüdükten sonra bir kulübeye denk geldiler. İçeriye girdiklerinde bastıkları tahta gıcırdıyor ve hiçbir varlık sesi olmayan bu yerde huzursuzluk getiriyordu.
"Sürpriz!" herkes bir ağızdan Nadia için doğum günü kutlaması yapıyordu.
Emma aklına gelen bu anıyla biraz olsun mutlu olmuştu ama sonra şu an gerçekten kayıp Nadia aklına geldi.
"Onu bulacağız, bir bira da bana uzatır mısınız?" Daisy, Alvin'e uyarıcı bakışlar atmış olsa da Adam soğutucudan birayı çıkarıp fırlattı.
"Bira sevdiğini sanmıyordum Alvin." Umursamaz bir şekilde omuzlarını kaldırıp, şişeyi başına dikti. Daisy'nin gözleri sadece Francis'teydi. Gün boyunca hiçbir şey söylememiş ve sadece ormana bakıyordu.
Bulutlar tüm her yeri kaplamış, sabahın erken saatleri olmasına rağmen kasvetli bir hava tüm her yerde hakimdi. Birazdan başlayan yağmur ile herkes dışarıda olan Nadia'yı düşünmeye başladı.
"Umarım Nadia iyidir ve şu an hayattadır." Emma pencereden bir an olsun ayırmadığı sözlerle dolan gözlerini hemen sakladı ve Adam sadece gülümsedi. "O hayatta Emma, bunu hissediyorum." Adam'ın söylediğine herkes inanmak istiyordu ama dört gündür kayıp olan Nadia'dan bir ses çıkacağa benzemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI DÜNYA
FantasyNadia sıradan bir hayat yaşıyordu. Amcası yıllar önce onu araştırma merkezine alana kadar. Seve seve çalışmayı kabul etti. Nereden bilebilirdi ondan varlığını kanıtlamasını istemediği ama bulması gereken bir peri istediğini. İki grup kuruldu, iki b...