Gece tüm karanlık gücünü kullanıyor, ayın bile önüne bulutlar sererek ışığı engelliyordu. Nadia'nın gözüne uyku girmiyordu ama her geçen sürede biraz daha yorulduğunu hissediyordu. Kendini bu zaruri arayış içerisinde bulmuş olması onu yoruyordu. İçinde anlamlandıramadığı, adını koyamadığı kavurucu bir bilinmezlik vardı. Savaşın sinsi gücü ona her yönden sanki saldırıda bulunuyordu.
Ateşin sönmek üzere olduğunu fark etti. Gece uzundu ve Nadia'nın artık uyuması gerekiyordu. Gözlerini kapatmalı ve uykunun tatlı kolları arasında sallanmalıydı.
Ama bir o kadar da güvenmiyordu. Alistair'ın ona zarar vermeyeceğini bilmesi başka bir şeydi, onunla aynı odada kalacak kadar güvenmek başka. Ona güvenmiyordu, her an bir karşı saldırı bekliyordu. Fakat bazen insan kendini güvenmek zorunda olurken buluyordu ve bu inanılmaz bir endişeyi peşinden sürüklüyordu.
Ona bir dilek hakkı sunulmuş olsaydı daha sade ama yine kendini bilime adadığı bir hayat isterdi. Tüm sorunlardan uzak ama bir o kadar da sorunlara cevap ararken.
"Bir o yana bir bu yana dönecekseniz Nadia Diamond, lütfen yatağı bana bahşedin." dedi kısık ama otoriter bir ses tonuyla Alistair.
"Birazdan uyuyacaktım Alistair North." Resmiyet nereden geliyordu, Alistair neden bu kadar mesafeli konuşuyordu bilmiyordu. Merak ediyordu çünkü karşısında duran kişiyle bir bağ içerisinde yapmaları gereken sorumluluklar vardı. Ve kendinden hem oldukça emin olan hem de bir o kadar uzak olan biriyle günlerini harcayacağı gerçeği hiçbir koşulda değişmiyordu.
Zaman ilerledikçe göz kapakları ağırlaştı, başında binbir tane düşünce olsa bile hepsi teker teker sustu ve beyni kapandı.
Alistair için uykusuzluk hiçbir zaman problem olmamıştı. Belki de dayanıklılık konusunda babasına teşekkür etmesi gereken birçok konu vardı. Ona yaptığı bütün eylemler güçlendirmek için tamamen vicdandan uzak fiillerdi.
Sıkılıyordu, tüm gece nöbetteymiş gibi uyanık kalacağını, özellikle o rahat yataktan mahrum kaldığını düşündüğü zaman içi sızlıyordu. Rahat olup olmadığı konusunda emin değildi çünkü bu fikre Nadia sayesinde alışmıştı. Onu sinir etmek için söylenmiş birkaç kelime de olabilirdi ya da gerçekten yatak rahattı ve Nadia bunu bilerek dile getirmişti. Ama her türlü bu gece uyumak yoktu.
Minderler biraz büyük olsa oraya uzanırdı. Hiçbir şey olmadan taş zeminde de yatabilirdi ama bunu istemiyordu. Soğuğu seviyor olması onu her koşulda soğukta kalmaya itemezdi. Çünkü her ne kadar avcı olursa olsun onun da bir canı ve sınırları vardı.
"Uyuyacaksın!" diye babası resmen bir aslan gibi gürledi. "Kralın oğlu olman hayatını konforlu yaşayacağın anlamına gelmiyor ufak oğlan!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI DÜNYA
FantasyNadia sıradan bir hayat yaşıyordu. Amcası yıllar önce onu araştırma merkezine alana kadar. Seve seve çalışmayı kabul etti. Nereden bilebilirdi ondan varlığını kanıtlamasını istemediği ama bulması gereken bir peri istediğini. İki grup kuruldu, iki b...