Nadia bir adım daha attıktan sonra arkasına bir daha döndü. Alistair'ın yüzünde en ufak bir değişiklik olmuyordu. Durmadan arkasına bakarak tedirginliğini gün yüzüne çıkarıyordu. Bazen hızlı gidiyor bazen de yavaşlıyordu. Nadia daha fazla dayanamadı ve ona dönerek "Alistair, neyin var?" diye sordu.Gölgeler Alistair'ın etrafını bir sarmaşık gibi sarmış ve içlerine çekmişlerdi. Nadia ona doğru gitmişti ama gölgeler sadece onu içine almamış lanetini ortaya çıkarmışlardı. Şu an karnında olan yaranın sebebi Alistair'dı ama Nadia bunu gölgelerin yaptığını söylemişti. Yalan da sayılmazdı.
"Bir şeyim yok." diye geçiştirdi Alistair.
Nadia gözünü devirerek yönünü yeniden aşağıya döndü ve elini yarasına bastırarak ilerlemeye devam etti. Alistair'a geçmişte her ne olduysa bilmiyordu ama hiç hoş şeyler olmadığı kesindi. Kızıl gözleri yeniden dönmüş, gölgeler onunla tek vücut olmuştu. Sanki uzun yıllardır bu anı bekliyor gibilerdi.
Nadia göz ucuyla Alistair'a tekrar baktı ve önüne döndü. Sormaya cesaret edemedi, onun karanlık yönünü şimdi öğrenmek istemiyordu. Zaten tek sır saklayan Alistair değildi.
Elini bir ağaca yasladı ve kararmakta olan gözlerini sıkıca yumdu. Başı dönüyordu ve yarası bir an olsun acısını azaltmıyordu. Bir lanetin yarası ancak laneti yapan tarafından kapatılırdı ama Alistair oralı bile değildi. Her ne gördüyse onu derinden etkilediğine emindi.
"İyi misin?" dedi Alistair Nadia'nın kolundan tutarak.
"Evet," dedi Nadia sert bir şekilde ve zor da olsa yoluna devam etti. Alistair kendi acılarıyla meşgul olabilirdi çünkü Nadia ayakta kalmak için başkasına ihtiyaç duymuyordu. Her ne kadar yarayı açan da iyileştiren de aynı kişi olacak olsa bile acıyla ömrüne devam etmeyi seçerdi. Belki de fazla gururdu ama Nadia için bunun bir önemi yoktu. Şimdi Alistair onunla ilgilenmek yerine gördüğü korkularla ilgileniyorsa zaman o şekilde akardı. Sadece korkuları ile savaşan Alistair değildi.
Köye yaklaştıklarında Nadia nefes almak için durdu, ağrı gitgide artıyordu ama dinlenmesi için az bir vakti kalmıştı. Burasının güvenli olduğunu diliyordu, kalbiyle dualar ediyordu.
Ovayı geçerken Nadia birkaç kez tökezledi, üçüncü kez tekrarlandığında Alistair elini onun beline sardı ve Nadia'yı kendine doğru çekti. Nadia Alistair'a sinirli bir şekilde baktıktan sonra ağırlığını ona verdi. Bu yolu asla tek başına gidemezdi.
Birkaç adım sonra etraf yeniden karardı ve Nadia adım atamaz oldu. Halüsinasyonlar etrafını sarmaya başladığında kendine sürekli bunların gerçek olmadığını söyledi.
Üzerine doğru akın akın gelen çıplak ruhlar onun ölümünü imzalamışlardı. Kafasını tekrar Alistair'a çevirdi ama o kırmızı bulutların içinde oldukça mutlu gözüküyordu. Tam arkasından bir mızrak sırtını deldi ve karnından çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI DÜNYA
FantasyNadia sıradan bir hayat yaşıyordu. Amcası yıllar önce onu araştırma merkezine alana kadar. Seve seve çalışmayı kabul etti. Nereden bilebilirdi ondan varlığını kanıtlamasını istemediği ama bulması gereken bir peri istediğini. İki grup kuruldu, iki b...