"Francis ne kadar naziksin." dedi gözlerini devirirken.
"Her zaman nazik bir erkek olmaya çalışmışımdır." Hah, dedi içinden ama bunu dışına vurmadı. Nazik bir erkek olmaya çalışıyor olması onun bunda başarılı olduğu anlamına gelmiyordu. Olayın üstünü örtmek için söylenmiş birkaç yalana da inanacak biri değildi Nadia.
Yanında gezen adamı öğrenmek istemişler ve bu kadar hararetli o konuyu tartışıyorlarmış. Sadece birkaç saniye düşünmek bile ne kadar mantıksız olduğunu ortaya seriyordu. Boşuna yalanları zekiler söyler demiyorlardı.
"Umarım bir gün başaracaksın, umarım." kapının önünde ona bakarak sırıtıyordu. "Çünkü ben başaracağından hiç emin değilim."
Tek odalı ama ileride çok işlevli olacağına inandığı evine doğru yürüdü. Aklında deli dolu sorular vardı ve bunları nasıl cevaplandıracağı hakkında en ufak bir fikri yoktu. Bir kağıda soruları yazarak cevap arama yöntemini düşündü. Akıllı bir seçim gibiydi şimdilik.
Bir yandan da o kadar çok sorun vardı ki beyni ne kadar çalışacaktı? Bu konuda çok fazla endişeleri vardı. Aldığı cevaplar onu korkutabilir ve hayatının sonuna neden olabilirdi.
"Nadia," dediğinde Francis ona anahtarını çıkarırken bir bakış attı. "Eminim beni nazik bulan kadınlar da vardır." diyerek veda etti.
"Hah." diye gülerek içeri girdi Nadia. Nedense o kadının Daisy olduğunu biliyordu. Bu bilginin kaynağı ise hisleriydi. Birbirine olan bakışları farklıydı ve bir şekilde birbirleri için yaratılmış gibi duruyorlardı. Ruh eşi denilen kavram bu olsa gerekti.
Ruh eşlerine inanırdı, herkesin bir ruh eşi olarak yaratıldığını da düşünüyordu. Bir diğer düşüncesine göre onun ruh eşi ölmüştü. Sonsuzluğa doğru gözlerini kapatmış, şimdi kim bilir hangi toprağın altındaydı.
Anahtarı kapının üzerinde bırakırken yatağa doğru ilerledi. Komodinin üzerinde duran bilgisayarını alarak bir siteye girdi. Rahat olacağına emin olduğu bir yatak, en sevdiği şekilde siyah bir masa. Birkaç kitaplık sipariş verdi. Adresi yazdıktan sonra kısa bir süre güldü.
Hindistan'ın bir diğer ucu Megalaya.
Alistair'ın uzun zamandır ayak basmadığı orman Megalaya.
Nadia'nın her şeyi sorguladığı Megalaya.
Bu cümleler göğsünün şişmesine ve şiddetli bir nefes verişe eşlik etti. Buraya alışmak zordu, daha bir ay olmamıştı. Başına gelenlerin gerçekliğini kavramaksa... "Ah Tanrım." dedi hüzüne eşlik eden sesiyle.
Daha ne kadar aklına sahip olabileceğini sorguladı. Bu büyülü ormanın sırlarını öğrenmenin ona nelere mal olacağını hesaplamaya çalıştı. Sevip sevmediği konusunda emin olmadığı insanların başına bir şey gelirse onlar için mi üzülecekti yoksa kendi adına endişe duyarak buradan kaçıp kurtulacak mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI DÜNYA
FantasyNadia sıradan bir hayat yaşıyordu. Amcası yıllar önce onu araştırma merkezine alana kadar. Seve seve çalışmayı kabul etti. Nereden bilebilirdi ondan varlığını kanıtlamasını istemediği ama bulması gereken bir peri istediğini. İki grup kuruldu, iki b...