31

32 6 2
                                    

✨

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

   Unutulanlar, genelde hikayede kazanan kişiler olurlardı. Tutsak düşenler, çoğunlukla kaybeden tarafın içinde bir gül edasıyla tüm yapraklarını döker ve dikenleriyle son mücadelelerini verirlerdi. Saklı kalanlar ise bazen aydınlığı bazen de karanlığı tüm güçleri ile kırarlar ve etrafı sonsuz bir diyara boğarlardı.

   Gözlerinde yanan alevleri söndürdü. Ruhunda başka savaşlar varken o yine de iyi kalmayı denedi. Her şeye rağmen, altında kaldığı tüm sorumluluklar ve boğulduğu her acıya rağmen Honour içinde kalmış olan iyiliği yaşattı. Şimdinin verdiği en basit savaş başka zaman için en zorlu savaş olurdu.

   Buna kalan tüm kalbiyle inandı. Hâlâ görebiliyorken soluk renklerin bile tadını aldı. Hayat kısıtlı imkanlarla olunca basit şeylerden zevk almanın önemine daha yakın hissettiriyordu. Hayat savaş demekti, insan savaşmak için yaratılan yaratık.

   İnsanlığı seçti, içinde yatan o vahşi hayvanı susturdu ve bedenine yayılan elektriğe rağmen dişlerini sıktı. Gözlerinden damlalar aktı, belki de şu an burnu kanıyordu. Hisleri güçsüzleşti ve beyni kendini her şeye kapattı.

   Bu kapanış çok uzun sürmedi. Sabır ne demek bilmeyen ve yanlış yolda yürüdüğünü düşündüğü kişiler bir kova suyu üzerine boşalttıklarında Honour yüzünden akan suları diliyle yakaladı. Şu an başka bir yerde bu bir damla su onlar için hayat mücadelesi demekti. Avrupa'da altın ne kadar kıymetli ise orada da bir damla su bu kadar kıymetliydi.

   Su gibi birçok duyguda bu yolda harcanıp gitti. İsraflar zamanla kısıtlı kalmadı, insanlar insanları israf ettiler. Herkes bir amaç uğruna savaşlar verdi. Şu anda bilmediği ama hayatını etkileyecek başka kişiler mücadele içindeydi. Emin olduğu kısıtlı şeylerden biri de bilinmezliğin bilgiden çok olduğuydu. Bilmiyordu ama umuyordu, yokluğunu fark edenlerin olduğunu ummaktan başka hiçbir şey yapamıyordu.

   Umut, su kadar kıymetli ve aşk kadar hissedilirdi. Birkaç nota kulağına ulaştığında gözlerini kapattı. Ya da zaten kapalı olan gözlerini kapanıyor gibi hissetti.

   Elinde bir imkan olsa notaları yazmak isterdi. Onları sönmüş ve kör olmuş kalplere hissettirmek ve hâlâ varolabilmeyi göstermek.

🌙

    Nadia zorla gözlerini açtı. Hava kapalıydı, gökyüzünü gri bulutlar sarmıştı. Havaya tezatlık oluşturur şekilde kuşlar ötüyordu. Uzaklardan gür bir su akıntısı sesi geliyordu. Birkaç çocuk sesi ve kahkahalar etrafa neşe saçıyordu ya da o öyle hayal ediyordu.

   Ayaklarını yataktan sarkıttı, buranın neresi olduğu konusunda zihnini zorladı. Üzerinden tır geçmiş gibi hissediyordu ki küçük aynaya yansıyan görüntüsü de bunu destekler nitelikteydi. Saçları dağılmıştı, yüzü çökmüş ve sanki onlarca kilo vermiş gibiydi. Ayağa kalkarak musluğun yanına ilerledi. Elini suya değdirdiğinde bir ürperti vücudunda yayıldı. Soğuk suyu iki eline alıp yüzüne vurdu.

SAKLI DÜNYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin