Nadia elindeki silahı sıkıca tutarken kapının açılmasını bekliyordu. Gelenleri önce tehdit edecek ve hayatını riske atarlarsa tetiği çekmekten korkmayacağını söyleyecekti. Hızla atan kalbini yavaşlatmayı, terleyen ellerini silmeyi istedi. Ama buna vakti yoktu.
Kapı tekrar nahoş bir şekilde çalındı. Dışarıda bekleyenlerin sabırsızlığı artarken daha sert vurdular. Hadi gelsenize, dedi içinden ama kapı son kez daha çaldı.
Sert bir vuruş yapılınca kapının kırıldığını anladı. Namluyu yukarı kaldırarak gelecek kişiyi bekledi. Yavaş ama sinirli olduğu belli olan adımlar holü geçtikten sonra tam Nadia'nın önünde durdular. Adam kaşlarını çatarak önce silaha sonra Nadia'ya baktı.
"Silahını indir." demişti. Bu bir emirdi ve Nadia emirlere asla uymazdı.
"Geri çık yoksa ateşlerim." sesi kendinden emin çıkarken söylediği şeyi düşündü. Gerçekten ateşler miydi? Bilmiyordu.
"Ah lütfen bunu yapmayacağını biliyoruz. Bizimle beraber zorluk çıkarmadan geleceksin." Adam bir adım öne çıkınca Nadia saniyeler içinde adamın elindeki hançeri nişan aldı. Avcıların o meşhur yeşil hançerleri. Mermi hançere isabet etti ve adam elindeki hançeri düşürdü. Hançerden seken mermi pencereye doğru yol aldı. Camın patlaması ile herkesin bir süre dikkati dağıldı.
Nadia ayağını kaldırarak adamın dizine indirdi. Yerdeki hançeri hızlı bir şekilde aldı ve iki büklüm olan adamın saçlarını geriye doğru tuttu. Adamın sırtını bacaklarına yaslayarak boğazına hançeri dayadı. Bir eliyle silahını beline yerleştirdi. Yeniden adamın saçlarını tutarak başını geriye çekti. Tüm bunlar saniyeler içinde olmuştu.
"Şimdi herkes beni dinliyor mu yoksa dinlemiyor mu?" dedi. Ellerinin altında duran adam kıpırdanmaya çalıştı ama karşılığında boynunun derisi yüzüldü.
"Bana kim olduğunuzu söylemezseniz zavallı arkadaşınız ölümü boylar ve siz de sadece izlersiniz." Asla çatallanmayan sesi dediklerini kanıtlar nitelikteydi. Bunu yapmayacaktı, her şey sadece blöftü.
"Ringer Krallığı muhafızlarıyız ve seni sorgulamak için götürmeye geldik."
"Doğru söylediğinizi nereden bileceğim? Ayrıca ne zamandan beri insanları keyfinize göre sorguya çekiyorsunuz?" Ringer Krallığı'nı biliyormuş gibi bir havaya girmişti. Adamların şüphe etmesini ya da bilmediğini düşünmelerini istemedi. Eğer elinde sonunda götürülecek ise onu orada da öğrenirdi.
"İnsanlar ne zamandan beri bizim askerlerimizi öldürüyorsa o zamandan beri sorguya çekiyoruz. Yeterli mi?" Koyu kahve gözlerde nefret vardı ve her konuştuğunda soyulan derisi kızarmıştı. Bir damla kan yavaşça yol aldı.
"Sizin askerlerinizi ben öldürmedim. Yanlış eve geldiniz."
"Bunu krala söylersin." soğuk sesiyle verdiği cevap Nadia'yı korkuttu. Hiç bilmediği bir yere gitmeyi bıraktı ve mermi sesine kimsenin gelmemesine şaşırdı. Şimdiye birilerinin buraya toplanmış olması gerekiyordu. Her kazandığı zamanda kurtulması gerekiyordu, kaybetmesi değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI DÜNYA
FantasyNadia sıradan bir hayat yaşıyordu. Amcası yıllar önce onu araştırma merkezine alana kadar. Seve seve çalışmayı kabul etti. Nereden bilebilirdi ondan varlığını kanıtlamasını istemediği ama bulması gereken bir peri istediğini. İki grup kuruldu, iki b...