12

77 17 75
                                    

"Senin için yanıp tutuşacağımı hayal etmeye devam et çünkü yapacağım tek şey daha fazla kafa atmak olacak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Senin için yanıp tutuşacağımı hayal etmeye devam et çünkü yapacağım tek şey daha fazla kafa atmak olacak." Nadia en ufak bir tereddüt etmediğini sesiyle ortaya koymakla yetinmemiş insanın canını almak ister gibi bakışlarıyla avcıyı daha fazla deli etmişti.

"Göreceğiz." avcı ne kadar umursamaz gözükse bile sesinde sinir hissediliyor, Nadia'yı boğmak isteyen parmakları yumruk olmakla yetiniyordu.

"Göreceğiz." avcıdan bir an gözlerini ayırmayan Nadia, acıların tesirinde kalmaya başlamıştı. Okun sıyırdığı kolu ve yanan eli bir insanı deli etmeye yetecek kadar sızlıyordu. O ise karşısında savunmasız bir anını beklediği düşmanına en ufak bir açık vermek istemiyordu.

Çıtırtılarla ikisi de ormana kulak kesildi. Ne olduğunu anlamamakla beraber rüzgar her şeyi uçurmak ister gibi esiyordu. Tüm yapraklar uçuşarak ormanın dört bir yanına dağıldılar, sürüklenen hafif toprak havaya kalkarak Nadia'nın yüzünü dövdü. Eliyle siper ettiği yüzünü bir süre açmadı. Rüzgar durduğunda karşısında avcı yoktu.

Avcılar doğa olaylarını kontrol edemiyorlardı ya da ediyorlar mıydı? Daha önce yüz kere avcı gördüğüm için eminim ya(!). İç sesiyle olan savaşı hiçbir yüz kasına yansımıyor, duvar gibi örülmüş mimikleri kıpırdamıyordu. Tam da bir korkak gibi kaçmıştı.

Yer sarsılmaya başladığında dengede durmak daha çok zorlaşmış, korkusu yüzünden hareket edemez hâle gelmişti. Avcının karşısında miğfer gibi olan göğsü şimdi hızla inip kalkıyordu. Tahmin edemediği olayların olmasından hiçbir zaman hoşlanmamıştı. Otobüste ayakta kalmaya çalışmak gibiydi ama bu karanlıkta tutunacak herhangi bir yer yoktu. İnsanın gözleri ne kadar alışsa bile ufak ışıklar dışında etraf zifiri karanlıktı.

Bu zifiri karanlığı öldürüp, ortaya çıkan aydınlığın sebebini tedirginlikle merak etmeye başladı. Her saniye yer daha çok sallanıyor, ışık daha da şiddetleniyordu. Silahları olmayınca savunmasız bir et yığınına dönen insanlar, doğa karşısında ne kadar acımasız olurlarsa olsunlar kendilerini savunacak bir şey olmadığında en aciz yaratık oluyordunuz. Çaba göstermeden yok olmak Nadia'nın tabiatına çok aykırıydı.

Yerin sallanması durmuştu ama arkasında hırıltılı nefesler alan birinin varlığını hissetmişti. Deli gibi çarpan kalbi içeride göğüs kafesine meydan okuyordu ama bunu gören kimse yoktu. Yavaş ve temkinli şekilde arkasını dönünce çarpılmışa döndü. Bir geyik gibi boynuzları olan -iki tane değil, beş taneydi- bir ayı duruyordu. Kurttan sonra böyle bir yaratık hayal etmeyen Nadia'nın nutku tutuldu. Fevkalade derecede güzeldi. İhtişamına kapılmış, kalın kürklerinin arasında parmaklarını gezdirmeyi düşünmeye başlamıştı.

Ayı kükrediğinde Nadia hayal aleminden çıkıp, geriye adımlar atmaya başladı. Ayı kükredikçe ışık artıyor ve Nadia kör olacağını düşünmeye devam ediyordu. Yaralı elini yüzüne siper etse bile hiçbir faydası yoktu. Yer sarsılmaya başladığında dengesini yitirdi ve olduğu yere düştü. Ayaklarını yere sürerek gerilemesi ayı için eylem bile değildi.

SAKLI DÜNYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin