(Bu aralar böyle görseller yapmada baya ilerledim. Yorumları alalım.)
&
"Beni sadece birkaç dakika dinler misin?" cesaretini toplamış ve Nadia'nın peşinden ancak seslenebilmişti. Ölmüş gibi hissettiği bacak kaslarını zorla hareket ettirip ayaklarını kullandı. Bir an tüm sinir sisteminin çöktüğünü sanmıştı.
"Hayır." net cevap yüzüne soğuk su gibi çarparken ilk defa bir kadının ona bu kadar sert çıktığını gördü. Pekâlâ Nadia onun ırkından ve krallığından olmayabilirdi. Bu yüzden kendisini zorla Prens olarak kabul ettiremezdi. Yine de onun gücünü görmüş biri olarak korktuğunu düşünmüştü. Farklıydı. Ve Alistair her zaman farklılıkları sevmişti.
"Zor kullanmak istemiyorum." bir kadına asla böyle davranmazdı. Hangi kitapta hangi coğrafyada böyle bir cahillik olabilirdi ki zaten... Eğitimi tamamlanmamış kişiler dışında herkes hemcinsine ve karşı cinsine saygı duymak zorundaydı. Rızası olmayan kişilere kabaca davranmak... Sınırları bilmek önemliydi.
"Siz avcılar işte." diyebildi Nadia. Sesinde endişe geziyor, gözleri yine bir felaket gelecekmiş gibi etrafta dolanıyordu kadının. Onun böyle olmasını istemezdi. Toplumun ön yargılarından kaçıp huzur bulmak için gelinen doğada bile güven yoktu. Sadece hayvanlar vahşi değildi.
"Sahi söylesene, içindeki canavarla yaşamak kolay mı?" Nadia arkasını dönmüş ve kollarını yukarı kaldırarak ona bu soruyu sormuştu.
Bu soru karşısında şaşıran Alistair ne diyeceğini bilemedi. Çok uzun zaman sonra böyle bir duyguyla karşı karşıya gelmişti. Bilinmezlik, korku ve hayal kırıklığı. Gözlerini sıkıca yumdu ve bugüne kadar aldığı tüm eğitimin çöpe gittiğini hissetti. Onun karşısında duygularını saklamak konusunda çok zorlanıyordu. Nadia ise ona ulaşılmaz duyguları yaşatırken hiç zorlanır gibi bir hâli yoktu.
Annesi öldüğünde dokuz yaşındaydı. Küçük bir çocuk katliamın ve vahşetin karşısında ne yapacağını bilemez hâlde duruyordu. Kalbini sıkan ve yavaştan ısıtan o nefret duygusuna dur demeye çalışıyordu. Bedeni titrerken gözlerinin yandığını hissetti. Şimdi tüm damarları kan arzuluyordu. Düşmanlarının kalpleri sönene kadar onlara vurmak istedi.
Onun bu hâlini gören Kral Ridan yüzünde kocaman bir gülümseme ile izliyordu. Acımasızdı. Eve döndüklerinde annesinin yasını tutmaları ve törenin hazırlanması için birkaç şeyi ayarladıktan sonra Alistair'ı ve bunun icabında nefretini tebrik etmişti. Onda olmayan bir şey vardı. Bir kalbin nefreti, bir lanetin anahtarı. Kral Ridan ona hakkındaki gerçeği hiç söylememişti.
Anılar birer birer aklına geldiğinde uzuvlarının karıncalandığını hissetti. İnsanı bazı anılar içten ve dıştan çevreleyip, boğmaya başlar ve siz pes edene kadar bununla mücadele ederdiniz. Oysa tek yapmanız sevdiğiniz birine sarılmaktır. Alistair ise etrafında çok sevdiği kimseyi göremiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI DÜNYA
FantasyNadia sıradan bir hayat yaşıyordu. Amcası yıllar önce onu araştırma merkezine alana kadar. Seve seve çalışmayı kabul etti. Nereden bilebilirdi ondan varlığını kanıtlamasını istemediği ama bulması gereken bir peri istediğini. İki grup kuruldu, iki b...