KISIM BİR: FİNAL
Nadia elini burnuna zorlukla götürdü. Kan damlası parmağından yavaşça yere doğru kaydı. Burnundan gelen kan dudağına doğru bir yol izlerken dilini uzatarak kanın demirsi tadına baktı. Dik bir konuma gelirken göz kapakları açık kalmak için büyük bir savaş veriyordu.
Yerden destek alarak ayağa kalkmaya çalıştı ama karşılığında kendini sert bir şekilde yerde buldu. Zihni bulunmaya başlamıştı. Arada halüsinasyonlar onu ele geçirip bağırmasına neden oluyordu. Hayat denen kavram onun için her an farklı şekilde işliyordu.
Bir hastane odasında her yerinde elektrotlar vardı. Üzerinde kocaman bir baskı hissederken nefessiz kaldığını hissetti.
Gözlerini aralaması ile ağzının kanla dolduğunu fark etti. Kendini hızla yana atarken kan kusuyordu. Onu bu avcılar öldürmese bile birazdan sebebini anlamadığı bir ölüm onu ele geçirecekti.
&
"Zaman yok." diye Alistair Daisy'i çekerek resmen bağırdı.
"Bana hep yalan söylemiş!" diye haykırdı Daisy. Gözlerinde olan hayal kırıklığı okunuyordu ama asıl mesele bu değildi. Hiçbir zaman da bu olmamıştı.
"Bağırma, ikincisi mızmız bir çocuk gibi haykıracaksan seni şu nehre atarım! Hayatımızı tehlikeye atıyorsun." Alistair köprüye doğru yürürken Francis'i kolundan çekti. Teni bir ateş kadar sıcaktı ve elini yakmaya başlamıştı.
"Gitmeliyiz. İzin al artık!"
Planlar Alistair'ın istediği şekilde gitmiyordu. Francis'in kolunu sokmayı bıraktı. Hem onun eli yanmış hem de Francis'in teninde el izi çıkmıştı. İkisinin de acısı çok uzun sürmeyecekti ama Alistair'ın avcunun içi karıncalanıyordu.
"Leydi Morgan, sizden köprüden geçme izni istiyorum, ekibimle."
"Niçin?"
"Kurtarmam gereken çok değerli kişiler var."
Leydi Morgan havada biraz süzüldü ve geri döndü. Yüzünü Francis'e yaklaştırarak gülümsedi. "Bana bir söz vermelisin Prens Francis," diye saydam elini Francis'in yüzüne yaklaştırdı ama değmedi. Gözlerini Francis'in dudaklarına kaydırdı ve birkaç saniye oyalandı.
"Ne sözü?" dedi Francis. Rahatsız olmuştu ama kıpırdayamazdı. Bu, bu ruha yapılmış bir saldırı demekti. Kendinin ölümüne imza atmaktı.
"Sen biliyorsun." saydam ellerini Francis'in yüzüne değdiği gibi çekti. "Biliyordum, o kadın için geldiğinizi."
Geriye doğru çekildi ve düşünceli bir yapıya büründü. Alistair sabırsızca kıpırdandı, kendine biraz daha hakim olamayacak gibiydi. Burada olmak onu çok rahatsız ediyordu.
"O kadınla çok kısa sürede olsa konuşmamı sağlayacaksın, anılarını istiyorum. Hem de hepsini." Francis itiraz etmek için ağzını açtı ama Leydi Morgan hemen söze girdi. "Merak etme, sadece öğrenmek istiyorum." Gözleri öyle söylemese bile Francis kendini inanırken buldu.
Omuzlarını silkti ve yolu açık tuttu. Francis'e kısa bir süre dokundu ve elleri ile geçmesi izin verdi. Francis bu detayı atlamıştı, köprüden geçmek için anılarınızdan feragat etmeniz gerekiyordu. Ve Leydi Morgan'a birazda geleceğinizi göstermiş oluyordunuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI DÜNYA
FantasyNadia sıradan bir hayat yaşıyordu. Amcası yıllar önce onu araştırma merkezine alana kadar. Seve seve çalışmayı kabul etti. Nereden bilebilirdi ondan varlığını kanıtlamasını istemediği ama bulması gereken bir peri istediğini. İki grup kuruldu, iki b...