Şarkılar:
Silent Running - Hidden Citizens
Darkness - XVI
Girdap - Şebnem FerahDeniz kıyısında durmuştum. Tatlı meltem saçlarımı okşuyor, yumuşak dalgalar önce kumlara ardından da ayaklarıma vuruyor sonra da geriye çekiliyorlardı.
Kulaklarımda minik dalgaların sesleri yankı yapıyordu. Simsiyah gözlerim sahilde geziniyordu. Kimse yoktu, yalnızdım. Aslında hayır. Yalnız sayılmazdım. O vardı. O, denizin ta kendisiydi.
Hava açık maviydi. Uzaktaki yemyeşil dağların üzerini battaniye gibi kaplayan sık ağaçlara bakıyordum. Sanki mesafeye rağmen ormanın kokusunu alabilirdim; denizin kokusu burnumu bu kadar esiri altına almasaydı alırdım belki.
Her nefes alışımda sahile çarpan dalgalar gibi burnuma karışan deniz kokusu bütün bedenimi rahatlatıyor ve ferahlatıyordu. Derin derin soluyordum. Öyle huzurlu hissediyordum ki gözlerimi kapatıyor ve bir süre öyle dikiliyordum.
Ama sonradan bunun yeterli olmadığını fark ediyor ve gözlerimi açıyordum. Tekrar tam karşımdaki denize bakıyordum. Denize girip yüzmek istediğimi fark ediyordum ve hızla suya doğru yürümeye başlıyordum. Neyse ki yüzmeyi biliyordum.
Önce ayaklarım sonra dizlerim en sonda da karnıma kadar suya giriyordum. Su karnıma geldiğinde duruyor ve ilerlemeyi bırakıyordum. Denizin her yerimi sarmasına izin veriyordum. Daha da derin soluklanıyor ve tuzlu kokuyu ciğerlerime daha da dolduruyordum.
Birden canımın yandığını hissediyordum. Tuzlu su, yaralarımı yakıyordu. Ama bu beni o an rahatsız etmiyordu. Şimdi yanan yaralarımın aslında iyileştiklerinin bilincindeydim ve denize beni iyileştirmesi için izin verecektim. Ona engel olmayacaktım.
Ayaklarımın suyun altında temas ettiği yerlerde yumuşacık kumlar vardı. Gözlerimi kapatıyor ve ellerimi suyun üzerinde gezdirerek su sesi çıkartıyordum. Deniz çok sakindi. Dalgalar çok minik ve uysaldı. Beni daha da ileri gitmem için teşvik ediyor gibilerdi.
Fakat deminden beri içimde beni rahatsız eden bir şey vardı. Kaşlarım azıcık çatılıyordu ve gözlerimi aralıyordum. Etrafta bir terslik vardı. Neyin yanlış olduğunu çözmek için daha dikkatli bakınmaya başlıyordum. Ve fark ediyordum.
Deniz, o değildi. Bu deniz, benim bildiğim deniz değildi.
Denizin rengi açık maviydi. Deminden beri içimi kemiren huzursuz hissin sebebi buydu. Oysa benim tanıdığım deniz koyu maviydi, hem de çok koyu bir mavi.
Şu an içinde olduğum denizin üzerindeki gökyüzü açık mavi olduğu için denize de bu renk yansıyordu.
Denizin renginin yanlış olduğunu fark etmemle ayak tabanlarımda acı hissetmem bir olmuştu. Bastığım yumuşacık kumlar artık sipsivri taşlara dönüşmüşlerdi. Ayaklarıma batıyor ve canımı çok yakıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
General FictionHazal, yaşadığı bir olay üzerine yıllardır zorla tutulduğu yerden kaçmak zorunda kalır. Hiç beklemediği bir anda karşısına çıkan ve bazı şeylerin karşılığında onu koruyabileceğini söyleyen deniz gözlü adam, Hazal'ın hiç tahmin edemeyeceği biri çıkmı...