25. BÖLÜM - İLK KAR

164 18 274
                                    

Şarkılar:

Pneumothorax - Blueneck
Gates of the Sun - Lorie Pester
City of the Dead - Eurielle
Breathe - Tommee Profitt, Fleurie

YAKAMOZ 2. KİTABIN 1. BÖLÜMÜ

"Kızıltan Klanı'nın lideri Kudret Kızıltan, namıdiğer Kızagan Han ve varisi Hazal Lamia Kızıltan; namıdiğer geleceğin Alma Hanım'ı!"

Büyük kapılar aralanırken salondaki herkes nefeslerini çoktan tutmuştu. Açılan kapılardan içeriye kol kola bir şekilde ihtişamla giren iki sima, tutulan solukların ebediyen kesilmesine ve tekleyen kalplerin sonsuza dek durmasına bedeldi.

Balo salonundaki herkes beklentiyle donakalmış, her bir çift gözün gözbebeği başka yöne bakmak vebalmiş gibi onlara namlu misali doğrulmuştu. Dünya durmuş ama yeraltı dünyasındaki kan saati her zamanki gibi damlamayı bırakmamıştı.

Salonun ortasına doğru uzanan kırmızı halıda kol kola bir şekilde gururla yürümeye başlayan adam ve kızın yaydıkları gücü hissetmek için kim olduklarını bilmeye gerek bile yoktu. Bakışlarının buluştuğu herkes onların kim olduğunu anında dehşetle anlardı. Değil yeraltında, tüm dünyada gözleri bu şekilde bakabilen tek bir aile vardı. Tek bir lider ve varis...

Adam ve kız, asaletin vücut bulmuş halleri gibiydiler. Simsiyah gözleri salonu tararken göz göze geldikleri herkes titriyor, bakışları insanlara tsunami misali sertçe vuruyordu. Bu yıllardır beklenen ama gelmesinden korkulan bir andı ve artık zamanı gelmişti. Yeraltının gerçek lideri ve varisi tekrardan yerlerini alacaktı: Bu sefer eksiksiz ve gitmemeye kararlı bir şekilde.

Adamı herkes tanısa da ve kız son zamanlarda yeraltında çok konuşulsa da bu ana tanıklık etmek bambaşkaydı. Klanın yönetici ailesinin kalanı ve diğer mühim üyeleri de salona giriş yaparken insanlar girdikleri şoktan çıkmak bilmiyorlardı. Afallamaları tavandaki devasa avizenin kristal parçalarına yansıyor, kan rengindeki şaraplarla dolu olan kadehleri tutan elleri gerginlikle titriyordu. Bu anın geri dönüşü olmadığını herkes biliyordu, bugünün bir gün muhakkak geleceğini de öyle.

Kızın üstündeki kızıl renkteki elbisenin üzerindeki parlak bordo taşlar üzerine kan saçılmış gibi durmasına sebep açıyordu. Sırtı dimdik, çenesi havada bir şekilde kendisinden son derece emin bir şekilde sağlam adımlar atıyordu. Salonda o an orkestranın çaldığı müzik olmasaydı herkes topuklarının yere ne denli sert saplandığını işitebilirdi. İnsanlar onu ve adamı izlemeye pürdikkat devam ederken kızın bakışlarındaki keskinlik ve derin karanlık, o an göz göze geldiği tanıdığı tanımadığı herkesin korkudan ve şoktan kalakalmasını sağlıyordu. Ve bu daha onlara yapacaklarının yanında hiçbir şeydi.

Baba kız hala ilerideki platforma kol kola yürümeye devam ederken onları kaskatı bir şekilde izleyen koyu deniz mavisi gözlü adamın pantolonunun cebindeki elleri sımsıkı bir şekilde yumruk halindeydi. Koyu mavi gözleri bu yaşına kadar hiç bu kadar koyu bir renkte olmamışlardı. Öyle ki kıza mıhlı olan gözleri adeta katran kadar siyahtı. Yüzüne ise nefretin zehirli dumanı çökmüştü.

Baba ve kız etraftaki insanların bakışlarına karşılık vermeyi bırakıp birbirlerine baktılar. Yeraltındaki güç dengesi çoktandır değişmeye başlamıştı ve o an onların orada olmaları, bunun en büyük kanıtıydı. Artık güç tekrardan onlardan yanaydı ve kader ağları o an o salondaki herkes için tekrardan örülmekteydi.

Simsiyah gözlü kız ölmüş ve kendisini yeniden yaratmıştı. Aslında yeniden yaratmamış, her zaman içinde saklı olan karanlığı dizginlemeyi bırakmıştı. Sonunda içindeki karanlığı bu salondaki, kızıl gökyüzünün altındaki herkese salabilecekti. Herkes kendisine biat edecek, sırf adını duydukları anda bile şu an da olduğu gibi korkudan titremeye başlayacaklardı.

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin