21. BÖLÜM - PERİ MASALI SANILAN TRAJEDİ

738 32 406
                                    

Şarkılar:

Lilith - Peter Gundry
Feeling Good - Michael Bublé
Biliyorsun - Sezen Aksu
Survivor - 2WEI, Edda Hayes

Umutlar vardı. İnsanın her gün gözlerini aralamasını, güne başlamak için kendisini motive etmesini sağlayan umutlar vardı. Bu umutlarımız bizi yaşama sıkı sıkıya bağlardı görünmez ipler misali.

En başından bu yola çıkma sebebim olan yeraltından kurtulma hayalim, bir gün normal bir yaşamım olabileceğine dair umutlarım yüzündendi. Ama ben şimdi buradaydım. Aşık olduğum adamla evimizdeki yatağımızdaydım ve düşünmeden edemiyordum. O, yeraltının varisi diye anılan kişiydi bense bu dünyadan çıkmaya baş koymuş kız. Bir gün cidden de bu dünyadan kurtulursam ona ve bana ne olacaktı? Bize ne olacaktı?

Buna kafa yorduğum anlarda benliğimi çevreleyen görünmez ipler yavaş yavaş köreliyor, inceliyor gibi hissediyordum. Zihnimde istemsizce vuku bulan ip inceldiği yerden kopar cümlesi tüylerimi diken diken etti. Eğer yeraltından çıkma hedefimi; bunun uğruna yaptığım ve bana yapılan her şeyi boş verirsem, amacımdan saparsam ben ben olmazdım. Bunu biliyordum. O iplerden kurtulursam boynundaki urgandan kurtulmuş bir intihar mahkumundan ziyade kendi kendisini hayali iplerle asmış bir deliye dönerdim. Asıl o zaman kaybolurdum.

Gelecek ne getirecekti bilmiyordum ama buradan bakınca ışık yoktu. Yalnızca salt bir karanlık vardı ve bu karanlık benim ruhumdan başlamak üzere her yere bir zift gibi yayılıyordu. Sanki yakında her şey kapkaranlık olacaktı. Kısa süreliğine edindiğim bu mutlulukların yalnızca bir çöl serabı olduğunu fark edecektim. Çölde, boş hayatımda o kadar uzun süre ilerlemiştim ki en sonunda aklımı yitirmiştim ve son anlarım da hayatım kadar kötü olmasın diye kafamda hayali şeyler canlandırmıştım. Zavallı hayatımda biraz da olsa ışık olsun diye.

Oysa ben biliyordum, karanlığın; hayatımı daha da kirletmesinden korktuğum bu karanlığın ışıktan daha iyi olduğunu. Karanlıkta yönümü bir şekilde bulabilirdim çünkü ben ona aittim, ama aydınlıkta bulamazdım yolumu gözlerimi kör edeceğinden ötürü. Karanlık kalbime çökerdi, aydınlıksa zihnimi kör ederdi. Hisler olmadan yaşayabilirdim ama düşünme yetim olmadan yaşayamazdım.

Ve artık düşünmüyor gibi hissediyordum, sanki sadece anı yaşıyordum. Eğer eskisi kadar düşünen, mantığını dinlemeye devam eden o kız olsaydım şu an bu yatakta olmazdım zaten.

Esnerken hafifçe doğruldum. Yine Marin'in yanımda uzanmadığı o günlerden birine gözlerimi açmıştım ve bu gitgide daha can sıkıcı oluyordu. Lakin evin başka yerlerinden gelen seslere bakılırsa hala evdeydi.

Daha fazla oyalanmadan yataktan kalktım ve odadaki banyoya girdim. Tuvaletimi yaptıktan sonra elime yüzüme en soğuk ayardaki suyu dakikalarca çarptım iyice ayılayım diye. En sonunda yüzümü kurulayıp aynadan kendime baktığımda ise lavaboyu tutan ellerim yumruk olmuştu ağır çekimde.

Yüzüm ıslandığından ötürü yüzüme yapışan ve hala birkaç damla su damlası akıtan bebek saçlarım, alnımı zehirli sarmaşıklar misali sarmıştı. Her zaman anormal bir beyazlıkta olan tenim hafifçe sararmıştı. Hasta gibi duruyordum ama değildim biliyordum, ben yıllardır hasta bile olmamıştım soğuğa olan bağışıklığımdan ötürü. Ama tenim öyle sağlıksız duruyordu ki içten içe ölümcül bir hastalığa yakalanmışım da haberim yokmuşçasına yavaş yavaş çöküyormuşum gibiydim. Çökmek demekken, çökmüş ve kararmış göz altlarımın sebebi gece çok uykum olmasına rağmen saatlerce uyuyamamamdan ve yatakta öylece tavanı izleyip durmamdan kaynaklanıyor olmalıydı. Ve gözlerim... Bakışlarım onlara bakamayacağım kadar dik ve anlayamadığım bir saldırganlıkla bakıyordu bana. Kapkara olan gözbebeklerim sanki beni sonunda o kara deliğe çekecekti.

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin