Şarkılar:
Fragile Dreams - Anathema
Gökyüzüm Siyah Olsa Da - Ne Jupiter
In the Air Tonight - Natalie Taylor
Intro (Infected) - Sickick
Yaratılışın İkinci Günü - Hemsaye, Çağan Şengülİnsan ne kadar süre etrafında kopan kıyamete direnebilirdi? Bu kıyamet; kendi kafasında, kalbinde yaşanan bir kıyımdan farksızsa nasıl yaşamaya devam etmeliydi?
Cevabın artık kaçmalı olmaması gerektiğini, kendinden ve etrafındaki kıyametten kaçmalı dememin hiçbir şey değiştirmeyeceğini biliyordum. Çünkü ben artık yavaş yavaş insanın aslında hiçbir şeyden kaçamayacağını anlamaya başlıyorum. Hiçbirimiz ne hislerimizden ne düşüncelerimizden ne de başımıza gelebileceklerden kaçabiliriz. Her şey bir şekilde olması gerektiği gibi olur çünkü kader ağlarımıza örülen başımıza gelecekler henüz daha bizler annelerimizin rahimlerinden çıkmadan önce o hale büründüler.
Ama insan düşünmeden edemiyor: Neden her şey bu şekilde oluyor? Artık başıma gelecek olanlardan kaçamayacağımı, onları yaşamam gerektiğini idrak etsem de neden her şeyin bu şekilde geliştiğini anlayamıyorum. Hayatın benimle nasıl bir garezi olabilir de kader ağlarımı bu kadar acımasızca örmüş olabilir bilmiyorum. Çünkü artık iş zıvanadan çıkmaya başladı; benim varlığım sadece kendimi değil, başkalarını da tehlikeye atmaya başladı.
İnsan kaçamıyor, insan neyin neden olduğunu anlayamıyor. Hiçbir şeye kadir değiliz ve fıtratımızda ne varsa onları yaşamaya mecburuz. Peki ya artık yaşananları kaldıramıyorsak, o zaman ne yapmalı? Sanırım en kolay ve etkili yöntem intihar oluyor. Her şeyi bitirmek.
Ama daha başlamayan bir şey bitirilemez.
Gözlerim aralandı, gözkapaklarımın şiştiğini hissedebiliyordum ve de gözlerimin yandığını. Başım da kafatasım ortadan ayrılıyor misali çatlıyordu. Boğazım tırmıkla tırmalanmış gibi tahriş olmuştu. Zihnimin içi sessizdi, kalbim ise kurak bir arazi edasıyla kuru ve bomboş.
Gözlerimi birkaç kez kırptım çünkü neden bu halde olduğumu bilmiyordum. Birkaç dakika yatakta o şekilde uzandım, çok önemli bir şey olmuş da unutmuş gibiydim ama uyku sersemliği yüzünden kendime gelmek bilmiyordum. Bilincim duman gibi ellerimden kayıp gidiyordu, onu yakalamaya çalıştığım her an ellerim boşluğa savruluyordu.
Sonunda yanıma doğru öylesine döndüğümde yatağın öteki tarafının boş olduğunu, yatakta yalnız olduğumu gördüm. Ve bu görüntü, yine sebepsizce boğazıma koskocaman bir yumru çökertti. Sanki kocaman bir taş yutmuştum ve o soluk boruma sıkışmıştı, nefes alabilmem zorlaştı ve boğazımdaki tahrişliğin acısı iyice nüksetti.
Yerimde doğruldum ve ellerimle kendime gelmek istercesine yüzümü sıvazladım. Tam bu sırada rastgele kollarıma değen bakışlarım, anlık donakalmama sebebiyet verdiler. Çünkü üstümde dün okula giderken giydiğim şeylerle yattığımı fark etmiştim. Ben eve gelince üstümü değiştirmemiş miydim? Ben... Eve nasıl gelmiştim?
Durdum.
Ben öylece durdum ama zihnim benim aksime duraksamadı: Tam o an kafamın içindeki sükunet birden camın kırılması gibi paramparça oldu ve zihnimin içinde peyda eden her ses aynı cümleyi bağırmaya başladılar. Bunu onlarca, yüzlerce, binlerce defa yaptılar.
SENİN YÜZÜNDEN!
Dün yaşanan her şey aklıma birden coşan bir akıntı misali akın etmeye başladı: Nevzat'ın videosu, kriz geçirmem, Nevzat'ın cümleleri, Marin'in beni teselli etmesi, beni evime kadar getirip yatırması... Ve bunların hepsi de?..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
General FictionHazal, yaşadığı bir olay üzerine yıllardır zorla tutulduğu yerden kaçmak zorunda kalır. Hiç beklemediği bir anda karşısına çıkan ve bazı şeylerin karşılığında onu koruyabileceğini söyleyen deniz gözlü adam, Hazal'ın hiç tahmin edemeyeceği biri çıkmı...