Lütfennn bol yorum lütfen ve yıldıza basalım <33
*
Rezil bir Pazar sabahıydı. Yataktan kalkması zordu, bu yüzden sabah uykulu bir halde Yakut'u arayıp ondan birkaç saatlik izin istemiştim. "Lütfen," diye yalvarıyordum uykudan yapış yapış olmuş sesimle. Gözlerimi bile açamıyordum konuşurken. "Geleceğim on ikide."
Ve şimdi saat on ikiyi çeyrek geçiyordu. Ancak ben daha yataktan yeni kalmış, üzerimi giyiniyordum. Üzerime giydiğim siyah balıkçının üstüne mor renkli oduncu gömleği geçirdim bir tane. Altıma da siyah bir jean giyerken o kadar özensiz hissediyordum ki sıkıntıyla ofladım. Allah'ın cezası bir pazarım vardı o da böyle heba oluyordu. Mehmet kim bilir neredeydi; eşyalarımı alıp evden fırlarca çıktığımda buz gibi hava yüzümü yalayıp uykumu da alıp gitti.
"Alo?" hattın öbür ucuna seslendim. "Yakut? Evden çıktım ben. Özür dilerim uyuyakalmışım. Hemen geliyorum ama."
"Bir saat içinde şirkette olacaksın Arda."
Ve yüzüme kapattı. Çalışanlarına olduğu gibi davranmıştı; ses tonu o soğukluktaydı. Mecburen taksiye binecektim çünkü imkansızdı bir saat içerisinde şirkette olmam. Rehberime kayıtlı taksici abiyi aradım. Onu beklerken de bir sigara yaktım yine. Şu sıralar çok içiyordum ve bu beni yavaştan rahatsız etmeye başlamıştı artık. Ancak elimde değildi. Elim bir şekilde paketime gidiveriyordu işte.
Dün abim doğum günümü kutlamıştı ve bu benim için şu sıralar en beklenmedik şeyler arasındaydı. Yine de bir şekilde bir şeylere mutlu olamıyordum işte. Eksik şeyler vardı içimde; bir türlü tamamlayamadığım, bir türlü üzerini de kapatamadığım bir şeyler harlanıp duruyordu. Bir gece canıma kıyacağım diye ödüm kopuyordu artık. Çünkü bazen, kendimi tanıyamadığım bir yabancı oluveriyordum.
Tam kırk sekiz dakika elli beş saniye sonra Yakut'un kapısının önündeydim. Kapısını çalıp komut beklemeden içeri girdiğimde güzel giyimli bir kadın Yakut'un masasına oturmuş onunla sohbet ediyordu. "Pardon," dedim kapıyı çekip çıkarken. Kendimi bir anda çok rahatsız hissettim. Odasına böyle daldığım için mi, onu bir kadınla gördüğüm için mi bilmiyordum ama içimde huzursuz bir gemi limandan, kasırgayla sarsılan denize doğru yol aldı.
"Gel Arda," diye seslendi Yakut sert bir sesle. Kulpu indirip içeri adımladığımda kadın doğrulup dikilmiş, tatsız bir yüzle bana bakıyordu. Sanırım sevgi saatlerini bozduğum için bana kızmıştı.
"Sonra geleyim," dedim eşiğin bir kısmını hâlâ arşınlamamışken. "Kusura bakmayın rahatsız ettim sizi."
"Hayır gel, misafirim de gidiyordu zaten. Değil mi misafirim?"
Çelikten sert, buzdan soğuk bakışları kadının üzerinde gezinse de kadının bakışları benim üzerimden ayrılmıyordu. Uzun siyah saçlarını tepesinde gevşek bir at kuyruğu halinde bağlamıştı; üzerindeki kırmızı takımın içerindeki kıvrımlı bedeni fazla seksiydi, yüzündeki hafif makyajı bile onu olabildiğince ateşli gösteriyordu. Kahve gözleri kısılıp beni baştan aşağı süzdükten sonra çenesiyle keskin bir onay verip çantasını aldı masanın üzerinden.
"Görüşürüz aşkım," dedi nude renk bir rujla renklenmiş dudaklarıyla Yakut'a öpücük atıp. "Akşam bekliyorum."
Geçmesi için kenara çekildim. Kendinden emin duruşu beni olduğum yerde titretmişti. Biraz uğraşsa beni tahrik bile edebilirdi; o an onun hakkında düşündüğüm tek şey buydu. Harika kokusu beni tokatlayıp geçerken kendimi tutamayıp arkasından baktım. Kesinlikle beni tahrik edebilirdi. Kapıyı arkasından istemeye istemeye kapatırken başımı sallıyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/319552766-288-k779659.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Venüs [bxb]
RomanceOradaydım, gör diye. Yanındaydım, duy diye. Elimi uzattım hisset diye. Ve bekliyorum seni hâlâ, Yolların bana çıksın diye.