Yorumun köpeği olmuşum;( Yıldıza basalım; ey hayalet okurlarım bir oy bir oydur o bir oyunuz beni ne kadar mutlu ediyo bilemezsiniz; en altta medya var;))
BÖLÜM ATLAMAYINNN
**Acı çekmek bir meziyet değildir, açı çekmek bir sanat değildir, acı çekmek sadece kendini bulmaktır. İçimdeki her bir kırık mezardan dışarı sızmaya çalışan ruhların çığlıkları ruhumun en bilinmez yerlerine kadar bile ulaşırken ben, öylece duruyordum içimin ıssız sokaklarında. Yakut'un yaktığı her bir lamba ben onun yanından ayrıldıktan sonra patlıyor ve sönüyordu. Bunun ne ile alakalı olduğunu bilmiyordum ama bir şekilde bunu aşmam lazımdı. Bir problem yoktu, ortada kendime dert edebileceğim bir sorun da yoktu ondan yana ama işte, içimin ıssızlığı sürüyordu.
"Babam ne iş yapıyor abi?"
Kahvemden bir yudum aldıktan sonra bakışlarımı karşımda oturan abimin meraklı gözlerine diktim. Akşamdı; saatleri bile şaşıracak kadar değişikti kafam. Sürekli benim hayatımdan konuşuyorduk. Neredeydim, neler yaptım, nasıl geçindim, şimdi neredeyim, ne yapıyorum gibi bir sürü soru.
"Dükkandan devam işte biliyorsun," bilmiyordum aslında. Dört yıl önce bilmeyi bırakmıştım bir şeyleri. İç geçirip arkama yaslandım. Evime gitmek istiyordum. Her ne kadar arayı düzeltmiş bile olsak kendimi bana hâlâ biraz değişik hissettiriyordu işte. Ona tamamen açılamayacak kadar tutuyordum kendimi çünkü beni pataklamayacağına dair net bir güvenim yoktu.
O an, aslında hayatımda hiçbir şeye güvenmediğimi fark edişimin kısa bir anıydı aslında. Yakut'a güvenemiyordum bana dokunmayacağına, beni zorlamayacağına dair. Gözünü karartıp beni sıkıştırmayacağına dair. Abime güvenemiyordum beni yeniden yüzüstü bırakmayacağına dair. Rasim'e güvenemiyordum Yakut'u öğrendiğinde beni haşlamayacağına dair. Derin bir nefes daha alırken kahvemden bir yudum daha aldım. Artık iyice soğuyor, tatsızlaşıyordu.
Yakut: Neredesin? 21.45
"Bir şey soracağım Arda sana," telefonumu, ona cevap vermeden masanın üzerine bıraktım. Dikkatimi ona verdim. Yine benimle ilgili bir şey olduğu yüzünün aldığı sıkıntılı ifadeden belliydi zaten. Nasıl soracağını bilmiyordu, işaret parmağı şakağında görünmez bir şeyi oymak ister gibi orayı kaşırken gözlerini masanın üzerinde dolandırdı.
"Sor hadi," dedim bıkkınlıkla. Sabrım taşıyordu artık; sorunum abim değildi, sorun bendim.
"Hayatında biri var mı?"
Ona öylece baktım. Hayatımda birini olup olmadığını öğrenmek onun için bir şey değiştirecek miydi? Ya da birileriyle birlikte olduğumu kafasında kuruyor muydu mesela? Şu geldiğim halin tek suçlusu onlar olmasa bile beni bu çukura onlar itmişti. İçimde tarifi mümkün olmayan bir öfke, zincirlerini şangırdatarak ortaya çıktı.
"Cevabını duyunca ne yapacaksın?"
"Sadece merak ettim."
Telefonumun ışığı bir kere daha yandı. Yakut, aramak istediğini söylemişti ve müsait olup olmadığımı soruyordu. Gözlerimi yeniden abime çevirdim. "Var dersem ne olacak peki? Beni burada dövecek misin?"
"Bu konuları geçtiğimizi sanıyordum Arda."
Güldüm bunun üzerine. Geçmiştik evet. Toprağın altına gömmüştük ancak bilmiyordu ki yağmur yağdığında o toprağın altından çıkıp geliyordu gömdüğüm ne varsa. Kahvemden son bir yudum daha alıp telefonumu cebime sokuşturdum. "Geçmedik ama," dedim sonra. "Seni seviyorum abi, yemin ederim ki. Onca olan şeyden sonra bile seni affetmiş olmamın sebebi de bu ama sana güvenmiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Venüs [bxb]
RomanceOradaydım, gör diye. Yanındaydım, duy diye. Elimi uzattım hisset diye. Ve bekliyorum seni hâlâ, Yolların bana çıksın diye.