⒓ 06.09›16.25

4.3K 457 437
                                    

ARKADAŞLAR biraz yorum yav sadece 3 farklı kişi götürüyo hikâyeyi neden bir lokma bir şey yazmıyorsunuz;( bari güzel olmuş ya da olmamış deyin bir şey yazın;(( Yıldıza basalım; aşşşırı zevk alarak yazdığım bir bölümdü buyrun keyifli okumalar♡ [ 11. bölümü atlamayın!!]
**

Final haftaları, hayatımda yaşadığım en sancılı bir hafta olarak tarihe geçebiliyordu ömrümün zaman çizelgesi içerisinde. Nefret ediyorum bu kadar yoğun ders çalışmaktan. Anca bu sefer, tuhaf bir şekilde hiçbirinde o kadar da zorlanmamıştım. Yakut'un bana iş öğreteceğim sana nutukları işe yaramıştı gerçekten. Kulağıma, Asya'dan zorlukla aldığım dördüncü dalı takarken okulun ilerisindeki durakta Yakut'u bekliyordum. İki haftadır görüşmüyorduk çünkü önceki hafta ders çalışmak için izin istemiştim, bu hafta da sınavlarımdan dolayı görüşememiştik.

Onu o kadar özlemiştim ki bu beni delirtiyordu. Onu düşünerek, onu isteyerek ve özleyerek geçirdiğim koca iki hafta ayaklarıma dolanıyordu küflü zincirler gibi. Çok fazla konuşmamıştık ama yine de içimden ona sürekli mesaj atmak gelmişti. Saçlarımı geriye itelerken kaldırıma arabası yanaştı. Yerimden kalkıp arabaya ilerlerken birçok kişinin arabaya bakıp iç geçirdiğini biliyordum çünkü gerçekten kaplan gibiydi. Kapıyı açıp kendimi sıcak arabanın içine attım.

"Selam," dedim kapıyı geri kapatırken. Gülerek yüzüme bakan güzel yüzünü ne de çok özlemiştim. Üzerinde bu sefer siyah bir gömlek vardı ve yakaları açıktı. Gömleğin kollarını da sıyırmıştı bilek içlerine kadar.

"Merhaba, kemerini tak."

Dediğini yapıp emniyet kemerimi taktım ve arkama yaslandım. İlk kez biniyordum arabasına; çok anlamazdım arabalardan ama epey kaliteliydi içi. Koltukları deri, tertemiz, düzenli bir araçtı. "Neden kulağında sigara?"

Elim onun oradaki varlığını unutmuştu, sigaraya dokunup ona döndüm. "Çünkü mal arkadaşım sigara paketimi aldı. İçmelik tek dalım kaldı ve bunu da böyle küpe gibi gezdiriyorum işte."

"Arkadaşın neden paketini aldı peki?"

Gözünü yoldan ayırmıyordu çünkü epey doluydu yollar, arabalar vızır vızır geçiyordu. Saat yediye geliyor olmasına rağmen hava kararmıştı; sokak lambaları doluyordu arabanın içerisine. "Çünkü çok içiyormuşum," dudak büktüm. Güldü ama bana bakmadı. Gözlerimi ondan çekemiyordum bir türlü. Yorgun görüntüsüne rağmen göz alıcıydı. Yutkunduğunda kalkıp düşen adem elması kafamı çevirmeme sebep olurken ceketimin cebinden telefonumu çıkarttım.

"Nereye gidiyoruz?" diye sordum. Yemek yemeyi teklif etmişti öğlen, ben de tabii ki reddetmemiştim. Zaten ne derse kabul ediyordum tanıştığımızdan bu yana. "Şu sürekli götürmek istediğin yere mi?"

Başını salladı yalnızca. Önce abime sınavlarımın bittiğini, görüşebileceğimizi söylediğim bir mesaj attım. Sonra gruptaki mesajları okudum; Asya sigara paketleri konusunda beni tehdit eden bir sürü mesaj atmıştı. Bu beni güldürürken parmaklarım klavyenin üzerinde gezindi hızlı hızlı. 

"Nasıldı sınavların?" 

"İyiydi," dedim kafamı telefondan kaldırmadan, akan muhabbete gülerek. "Senin?"

"Hm?" 

Mustafa'nın saçma sapan konuşmalarına gülerken Yakut'un kıkırtısıyla ona döndüm. "Ne oldu?" diye sordum gülerken. Dudak büküp omuz silkti sadece. Kırmızı ışıkta durduğumuzda bu sefer dikkatimi ona verdim çünkü bana bakıyordu nihayet. Dirseğini cama yaslayıp diğer elini de bacağının üzerine koydu. Kalbim deli gibi çarpıyordu o bana böyle bakarken. 

"Özlemişim seni," dedi mırıl mırıl bir sesle. Midemde yumruk gibi bir ağrı baş gösterirken sadece gülümsedim. Ne diyeceğimi bilemiyordum ki zaten ağzımın içi bir anda kupkuru oluvermişti. O yola, ben telefona geri döndüğümüzde aklım hâlâ o iki kelimede sekip duruyordu. 

Ölü Venüs [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin