kısım dört: kahve damlası

3K 263 178
                                    

merbalar özleştik mi kız ayol ;))) bu arada; bölümler arası okunma ve yıldızlanma sayıları dalgalanıyor inşallah bölüm atlamıyosunuz bebiklerim keyifli okumalar ne yazık ki kısa bir bölüm--

**

Kışı hiç sevmiyordum. Üşümeyi, üşümekten titremeyi sevmiyordum; şimdi amfide iki büklüm otururken o kadar üşüyordum ki aklımı derse de veremiyordum. Rasim yanımda son hız not alırken onun dikkatini dağıtacak tek şey sanırım hocanın ölmesi olurdu. Aksi halde okul da patlasa word üzerinden takır takır yazmaya devam ederdi. 

Başta ben de not almayı düşünmüştüm ancak parmaklarım o kadar üşümüştü ki bundan hemen vazgeçmiştim, ellerimi ceplerime sokup öylece dersi dinlemeye çalışıyordum ayık kalmaya çalışırken. Sabah daha dokuzdu ve sabah bu saatlerde neden ders koyduklarını anlamıyordum doğrusu. Sekizi yarım geçerken gelen hoca hâlâ aynı ateşle ders anlatıyordu ve koca amfide uykusu olmayan bir kendisi bir de Rasim'di. "Kafamı siktin tık tık tık ya," diye mırıldandım ona doğru eğilirken. Ancak sadece şşht dedi ve yazmaya devam etti. Telefonumu çıkartıp Yakut'a naber yazdım ben de. Bugün sürekli toplantıları olacağını, sürekli meşgul olacağını yazmıştı sabah erkenden. 

Normal bir düzende giden ilişkimin kaçıncı günüydü bilmiyordum ama tek bildiğim epey mutlu hissettiğimdi. Endişe edeceğim çok şey vardı elbette; onun şirketteki konumu eğer biz öğrenilirsek sarsılır mıydı mesela? Ya da Mine daha ne kadar ileri giderdi? Bu ilişkinin sonu ne olacaktı? Hiçbirine bir yanıt veremiyordum ama hepsi içimde şiştikçe şişiyor ve alanımı daraltıyordu. Bir ilişkiyi yürütmek için en çok sabır gerekiyordu. Sabır, sadakat, güven ve koşulsuz sevgi. Bunları sağlayabilirdim ancak sabır konusunda ne kadar yerimde dik durabilirdim hiç bilmiyordum doğrusu.

Yakut: Toplantıdayım sevgilim, çıkınca yazacağım

Yanaklarımı şişirip nefesimi tuttum telefonu cebime tıkıp. Ne kadar uyumak istesem de buna cesaretim yoktu. Gözlerimi Rasim'in aldığı notlara diktim bu sefer; nasıl bu kadar hızlı takip edip ayıklıyor ve bunları nota geçiriyordu her seferinde hayret ediyordum doğrusu. 

"Ses kaydı açsana kanka," diye fısıldadı bana. Hoca önemli bunlar dediği an tutuşmaya başlıyordu. Telefonumu çıkartıp ses kaydını açtım kimseye çaktırmamaya çalışarak. Yasak olduğundan değildi de, birileri not ister diyeydi. Derse gelen bir zahmet not tutsundu, kimseye not verme niyetlisi değildik ikimizde. 

Hoca nihayet yarım saat sonra yorulunca yirmi dakikalık bir ara verdi. "Ne yapalım?" diye sordu Rasim bilgisayarını uyku moduna alıp toparlanırken. "Bir şeyler yiyelim mi çok acıktım? Diğerleri ne yaptı acaba?"

Zaten hiç eşyamı çıkartmadığım için direkt ayaklandım. Arkamı dönmüştüm ki birine çaptım; elleri bedenimi desteklerken ben de istemsiz onun koluna dolanmıştım. "Kusura bakmayın," dedim koyu kahve gözlerin sahibine. Gülümsedi ve başını iki yana salladı. Yanımdan geçip gittiğinde geri Rasim'e döndüm. "Bilmiyorum kimse gruba falan bir şey yazmamış, biz geçelim onlar da gelirler," dedim merdivenlere yönelip. Az önce beni bayıltacak kadar üzerime çöken uykum bir anda kaybolup gidivermişti. Aç karnımı doyuracak olmak, uykumu getiren dersten ayrılmış olmak ve sonunda hareket haline geçmiş olmak dağıtmıştı uykumu. 

Kantine giderken saçma sapan şeylerden konuşup durduk; henüz Yakut hakkında ayrıntılı şeyler konuşamamıştık çünkü bir türlü yan yana gelip yalnız kalamamıştık. Merak ettiğini biliyordum çünkü sanki sürekli sorar gibi parlıyordu gözleri. Karışık iki tost söyleyip ücreti ödedikten sonra kenara çekildik. "Eee?" ellerini ceplerine sokup sorduğunda ben de güldüm utanarak. 

Ölü Venüs [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin