44 ❝sigara, buz, yangın❞

2.2K 213 116
                                    

Salı, 21.57

Eve girdiğimde boştu, Yakut Atlas ile buluşacağını söylemişti ancak benden önce döner diye umuyordum. Holün ışığı yakıp kapıyı arkamdan kapattım. 

"Yakut?"

Yine de seslendim ancak ses yoktu. Hafiften bir korku içimde yükselirken önce telefonumu çıkarttım. Hâlâ daha yalnız kalmaya alışamamıştım bir türlü. Sırtımı kapıya yaslamıştım, diğer elim kulpun üzerindeydi. İkinci çalışta açılan hatla derin bir nefes alırken gözlerim evin her yerinde dolanıyordu. Birinin mi çıkmasını bekliyordum? Korkuyordum.

"Neredesin?" diye sordum soluk soluğa.

"Arabayı park ediyorum sevgilim, geldin mi?"

"Evet," dedim rahatlamayla. "Çabuk gel lütfen, korkuyorum."

Telefonunu kapatınca her yerin ışığı yaka yaka yatak odasına geçtim. Burası otuz sekizinci kattı, buraya kimse gizli gizli gelemezdi. Güvenlikten de Yakut'un onayını almadan hiç kimse giremiyordu, diğer daireler içinse teyit edilmeden kimsenin girişine izin verilmiyordu. Güvendeydim, Yakut'un yanında güvendeydim. 

Yatağa oturup nabzımın normale dönmesini bekledim bir süre; derin derin soludum. Önce altımdaki pantolonumu, ardından tişörtümü çıkartmıştım ki Yakut eve girdi. "Ben geldim!" diye seslendiğinde artık tamamen rahatlamış hissediyordum kendimi. Kapıyı kilitlediğini duydum. 

"Neden her yeri yaktın?" diye sordu yatak odasına girince, dolabımdan kendime pijama alıyordum. 

"Korktum," omuz silktim. Yalnız kalmak ekstra korkutucuydu artık. Birilerine arkamı dönerken bile çok fazla tedirgin oluyordum, zordu. Bana atlatılması çok zor olacak bir travma armağan etmişti. Sanki onlardan az varmış gibi. Derin bir soluk alıp dolabın sürgüsünü kapatmıştım ki Yakut'un sıcak bedeni bedenimin önüne dikildi. Her yerime dağılan heyecanım, gıcık sesler çıkartmadan önce bilekliği çıkarttım. "Nihayet," dedim ona dudaklarıma eğildiğinde. Kemikli parmakları belime yerleştiğinde bilekliği ve kolyeyi yere attım; onun yaka iğnesi de oradaki yerini alırken beni yatağa doğru ittiriyordu. Sanki kaçacakmışım gibi yüksek bir ateşle öpüyor oluşu beni delirtiyordu. İçimdeki her hane perdeleri çekmiş, hatta ve hatta her renk yastık altlarına sığınmıştı. Büyük bir adımdı artık. Kendimi aştığım son kaleydi. Ben titreyen parmaklarımla gömleğinin düğmesini açmaya çalışırken o sorunu kökten çözdü ve bütün düğmeleri kopartarak çekiştirdi gömleğini. Yanan avuçlarım kumaş parçasını omuzlarından aşağı itmeye çalışırken bir yerlere fırlayan düğmelerin çıkarttıkları şık şık sesi o anlık fazla seksi gelmişti. Ya da belki gömleğini o şekilde, sabırsızca, deli bir arzuyla yırtmış olması da beni yükseltmiş olabilirdi. 

Dizlerim yatağa değdiğinde dengemi sağlayamayıp yatağa düştüm, üzerime eğilirken dudaklarını ayırdı benimkilerden. "Evde prezervatif yok," diye mırıldandı. "Kayganlaştırıcı da yok."

"Neden?" bu sefer soğumuş parmaklarım altındaki pantolonun düğmesini ve fermuarını çözüyordu. Her yerim yanıyordu, hissediyordum. Bu yangını daha önce yaşamıştım ancak bedenime sarılan bu soğuğu hiç bilmediğimi de biliyordum. 

"Sen kendini baskı altında hissetme diye," çenemi öptü, ıslak dudakları boynuma doğru kayarken artık bir şeyler hissetmek istiyordum. Bedenim zevk için deliriyordu. "Gidip alayım mı?"

"Hayır!" onu üzerime çektim. "Bir dakika daha tahammül edemeyeceğim artık. Krem var şurada o olur."

Kıkırtısı sevimliydi. Üzerimden kalktığında dirseklerim üzerinde doğruldum. Önce benim altımdaki çamaşırımı sıyırdı. Başım geriye düşerken, nihayet konfetileri patlıyordu içimde.  Ne ara bu kadar düşkünü olmuştum bu duyguların? Ne ara bu hale gelmiştim? Dudakları beni sardığında inleyip saçlarını kavradım. Yapacağı hiçbir şeye karşı çıkmayacaktım bu gece. Kendimi öyle bırakmak istiyordum ki bu beni hem rahatlatıyor, hem korkuyordu. Ancak uzun sürmedi beni sevişi. Doğrulup masanın üzerinde duran kremlerden bir tanesini getirirken gözleri üzerimdeydi. Biraz geri çıkıp başımı yastığa koyduğumda kremi yanıma bıraktı; midemi kusacak gibi heyecanlanıyordum, içimden çıldırmak yükseliyordu. Üzerindeki son kumaş parçaları da bir yerleri boyladığında artık tamamen benim için hazırdı. 

Ölü Venüs [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin