Kapının kulbuna dokunduğunda açık olduğunu fark etti. Kapıyı ittirdi ve yavaş adımlarla içeri girdi.
"Hoş geldin, abi."
*(Pinhani- Unutuldular)
29 Aralık, 1985
"Münevver." dedi adam, "Alp kırmızılardan istiyor." diyerek kırmızı süsleri işaret etti. Münevver, adamın dediğini iki etmeden süsleri aldı ve hızlıca yılbaşı ağacına astı.
"Bitti efendim, başka bir şey arzu eder miydiniz?" diye soran çalışanına baktı.
"Gidebilirsin." dedi adam ve oturduğu koltuğa iyice yerleşti.
Münevver, çocukların annesi öldükten sonra çocuklara annelik etmiş bir hizmetliydi. Salih de Alp de o kadını anneleri gibi görür, hiçbir zaman yadırgamazlardı. Münevverin o uzun gür saçları ikisini de etkisi altına alır, uzun boyu ve fiziğiyle çocukların gözlerini parlatırdı.
Bu evde Salih'i ayırmayan, onu seven tek kişiydi Münevver. Şaşalı evlerinin en üst katında ikisi birlikte oyunlar oynar, sürekli gülüşmeleri duyulurdu. Alparslan ise babasının yanından ayrılmazdı. Küçük çocuk, vicdan yoksunu babasının dediklerini hep doğru sayar ve onun gibi olmak isterdi.
"Salih'le yan yana olmanı istemiyorum." derdi babası, "Onun gibi çelimsiz biriyle takılmamalısın. Güçlü olacaksın, kimse seni ezemeyecek." diyerek onu cesaretlendirdiğini sanırdı. Geleceğinin daha iyi olacağını düşünürdü.
Alparslan, iki yaşında kaybettiği annesini hiç hatırlamazdı. Babasından onu ne zaman anlatmasını istese bir şekilde konuyu değiştirirdi. Daha sonraları ona bunu sormayı bırakmaya karar vermişti.
"Peri..." derdi, "Ah Peri." Dertlenirdi, içerdi. Sessiz sedasız odasına çekilirdi. Bu kadar yıl geçmiş olmasına rağmen kaybettiği Peri'yi şimdi yanında olan Salih'e tercih ederdi.
"Bir gün..." dedi Alparslan, Bediz'e bakıp.
Acıyla tebessüm etti, "Bir gün beni Salih'le birlikte oynarken yakaladı.""Ne yaptı peki?" diye sordu kızı, merakla.
"Babam bizi dövmezdi ama dövmekten beter ederdi. Salih'i bir hafta odasına kilitledi, beni de yanından hiç ayırmadı. Eğer Münevver olmasaydı, Salih o odadan canlı çıkamazdı. Bunu sonradan öğrendim. Salih'in bakışları bana nefret kusar gibi olduğu zaman öğrendim."
"Ama senin bir suçun yok, senden ne istiyor?" dedi Bediz.
"Buraya kadar yok." dedi adam.
"Maalesef olacak."18 Kasım, 1995
Soğuk bir kış günüydü. Gökyüzünden süzülen kar taneleri, rüzgârla birlikte savruluyordu. Dondurucu soğuk insanın içine işliyor, sokaktaki herkesin paltosuna daha da sarılmasına sebep oluyordu. Sokak lambaları yanmış, kar tanelerini izlemek isteyen çocuklara fırsat veriyordu.
Genç adam hızlı adımlarla karın üzerinde yürüyordu. Sevdiğini görmenin verdiği heyecanla gülümsedi. Bu karlı havaları güzel yapan tek kişiydi o kadın. Salih, sokağı dönmeden önce durdu ve elindeki çiçeklere baktı.
Aslında babasını tanıdıktan sonra içinde bir yerlerde birine sevgi besleyebileceğini düşünmemişti. Yine de onu gördüğü andan beri aklından çıkaramıyordu.
Hazır olduğunda köşeyi döndü ve sevdiği kadını gördü.
"Gülru." diye seslendi fakat kadın duymadı. Gülümsedi, bu soğukta onu bekletmemesi gerektiğini düşündü ve hızlı adımlarla ona yaklaşmaya başladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/79476733-288-k181253.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK İSTİLASI
Fantasy"Hayatı yaşanılabilir kılmamız lazım ." Adamın elleri hâlâ onun saçlarını okşuyordu. Boy farkından dolayı eğildi ve kızın dudaklarına masum bir öpücük kondurdu. Geri çekilip gamzelerini göstere göstere gülümsedi. "Şimdi yaşanılabilir." ** "Ne yapt...