ON SEKİZİNCİ BÖLÜM

55 30 0
                                    

Arkasında da "Oha." diye tepki veren Ela'yı ve yatağında oturmuş kalmış Bediz'i bıraktı.
*
(Badem- Gittiğinden Beri)

"Kendimi iyi hissetmiyorum Ela. Beni yalnız bırakır mısın biraz?" dedi Bediz yatağında yatarken.

Ela başını salladı, böylelikle sarı saçları da sallanmıştı. "Peki."

Odanın kapısını açtığında karşısında duran Kenan'ı gördü, nefes nefese kalmıştı. Bediz de onu gördüğünde yatakta doğruldu.
"Ne oldu?"
"Alparslan abi, kendine geldi!" dedi sevinçle.

O sırada Poyraz, araba kullanmakla meşguldü. Sinirden yolları görüp görmediğini sonradan hatırlayamayacaktı fakat yine de Gökhan'ın peşindeydi. Bu ilk tek başına bir yerlere gidişi değildi, daha önceki gecelerde de hep evden çıktığını görmüştü. Tek araba kullanan, ve tek kendilerini tehlikeye atan, kişi onlar oldukları için arabayı ondan çok uzak bir şekilde sürüyordu.

Gökhan'ı kaybetmek onu üzerdi fakat eskisi kadar iyi bir ilişkileri yoktu. Kendinde değil gibiydi. Eskiden bu kadar iş karıştırmaz, kimseye bulaşmazdı. Belki de yaşadıklarının etkisiydi tüm bunlar...

Arabayı bir evin yüksek garajına soktuğunda, Poyraz da kendi arabasını yolda bırakmak zorunda kaldı. Yoksa yakalanırdı. Gökhan apartman kapısını ittirdi ve içeri girdi.

Birkaç dakika arabanın içinde bekledikten sonra yanındaki çirkin şeyleri arabanın kapısını açarken ittirdi ve eve doğru ilerledi. Ağır kapıyı ittirdiğinde açık olduğuna mutlu oldu. Kapının ağır olması içerdeki her kimse onu koruyabilirdi. Bu düşünceyle kapıyı arkasından kapattı ve merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı.

İçerisi o kadar sessizdi ki sanki ayak sesleri bütün bir binaya duyuluyor gibiydi. Adımlarına daha dikkat ederek birkaç basamak daha çıktı. Peki Gökhan hangi daireye girmişti? Tek tek bakmaktan başka şansı yoktu.

"Ben olsam en üst katta olurdum." diye düşündü ve merdivenlerden sessizce yürüyerek altıncı kata geldi. Gerçekten de güvenli bir apartmana benziyordu. Son kattaki iki daireden birinin kapısını araladı, içeriye baktı fakat boştu. Diğer kapıyı sessizce ittirmeye çalıştı fakat kapalı olduğunu fark etti. Demek ki burasıydı. Kapıyı çalamazdı, öylece onu içeri almazlardı. O düşünürken kapı birden açıldı.

Üzerinde geceliği olan bir kadını ve yanında Gökhan'ı gördü.

"Poyraz?" diye şaşkınlıkla ona baktı, Gökhan.
"Ne yapıyorsun burada?" dedi ve kadını içerde bırakarak kapıyı kapattı.

"Asıl sen ne yapıyorsun burada? Bizim işimiz bitmezken sen gönül mü eğlendiriyorsun?"

Gökhan hafifçe güldü, "Yok artık, yanlış anladın."

"Bence daha fazla bahane uydurma. Ben ilgilenmem bu konuyla ama Ela asla bilmeyecek."

"Abi zaten öyle bir şey değil." dese de inandıramamıştı onu. İkisi aynı anda hastaneye döndüler. Hiç konuşmuyorlardı. Poyraz birkaç saat içinde olan şeyleri tekrar tekrar düşünüyordu. Yumruklarını sıktı, Sercan'ın ölümüne hiç üzülmediğini düşündü. Ölürken bile aralarını bozmayı becerebilmişti.

Hastaneye girdiklerinde yüzündeki gülümsemeyle onlara doğru gelen Kenan'ı gördüler.

"Gözünüz aydın, Arslan abi uyandı!" dedi ellerini iki yana açarak.

AŞK İSTİLASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin