YİRMİNCİ BÖLÜM

49 30 0
                                    

"Size nerede olduklarını söyleyeceğim."
*
"Doğruyu söylediğini nereden bilelim?" diye sordu Ela.

Sevilay bacak bacak üstüne atmış bir şekilde yatağında oturuyordu. Sinsice gülümsedi, "Başka çareniz var mı canım? Ben söylemezsem onu hiçbir yerde bulamazsınız."

Ela, kadının siyah topuklularına baktı. Bu durumdaki birine göre fazla iddialı bir elbiseyle karşısında duran kadını inceledi. Hiçbir şey demedi, Bediz'e döndü. Kararsız gözlerle Sevilay'a bakıyordu. Poyraz ise Bediz'in kararını bekliyordu. Bundan sonra aslında bu konuda dikkatli olduğunu belli etmek istiyordu.

Belki kötü bir özelliği için, belki de Bediz'le tekrar birlikte olabilmek için. Bunu neden yaptığını henüz bilmiyordu.

"Tamam." dedi Bediz, sesinden sinirli olduğu belliydi. "Bizden ne istediğini de söyleyeceksin."

Sevilay ciddileşti, bacağını diğer bacağının üstünden kaldırdı. "Onu ben bilmem. En yakınlarına söyler sadece böyle bir şeyi."

"En yakını kim?"

"İkizler, Doğu ve Batı."

Poyraz eliyle saçlarını geriye attı, dudaklarını yaladı. Yanındaki kapıya yaslandı, hâlâ odanın içine girmemişti. Bediz'e baktı, arkası dönük olsa da içindeki nefreti hissedebiliyordu. Sercan'ı hatırlıyordu.

"Onlarla konuşabileceğinizi sanmıyorum, ikizleri aramayı bile düşünmeyin. Zaten söylediğim yere giderseniz çıkamazsınız."

"Sen nasıl çıkacaksın buradan? Seni de öldürecekler." dedi Bediz hiddetle.

"Beni hiçbir yerde bulamıyorlar." Gülümsedi, "Korkma."

"Söyle." dedi Ela sert bir ses tonuyla. İlk defa böyle mi konuşmuştu?

"Bir ev var, bodrum katta yaşıyor adamlarıyla birlikte."

Sevilay tam adresi verdikten sonra orada kimsenin işinin kalmadığına kanaat getirmişlerdi. Bu yüzden Bediz, Ahu'yu kucakladı ve kocaman gözlerinden öptü. Kedinin narin miyavlayışlarıyla mest olmuştu bile.

"Ahu kadar güzel gözlerin var." diyen Sevilay'a döndü. Bunu Poyraz'a söylemişti. Bakışlarını hızla Ahu'ya çevirdi ve duymamış gibi yaptı. Buradan koşarak uzaklaşmak istiyordu.

Ela ve Gökhan'a baktı, "Gidelim artık."
Ela boğazını temizledi, "Şey... Bediz?" diyerek Sevilay'ı işaret etti.

Sevilay, önündeki adam az önce kendisine silah doğrultmuyormuş gibi davranıp âdeta onun içine düşmüştü. Bediz bakışlarıyla kendi ele vermemek için direndi ve arkadaşına döndü.

"Beni ilgilendirmez."
Ela kediyi garip sesler çıkararak sevdi ve Bediz'in kucağından aldı.

"Birkaç gün sonra önünde sürekli böyle olmalarını istemiyorsan git ve konuşmalarını böl." dedi Ela, kıza doğru hafifçe eğilip. Bediz bir ona baktı, bir Poyraz'a. Onunla konuşmuyordu bile ama Ela haklıydı.

Hızlı adımlarla yanlarına yaklaştı, "Gitmemiz lâzım." dediğinde, Poyraz ona dönmedi bile. Onun kolunu tuttu ve hafifçe çekti.

"Poyraz, sana diyorum."
Poyraz tepkisiz bakışlarını sonunda ona çevirmişti.
"Tamam, gideriz."

Bediz çaresiz, arkadaşının yanına geri döndü. Ne kendini üzmeye ne de yıpratmaya değmezdi. Böyle bir zamanı ve kapasitesi yoktu.

"Çocuklar, hadi!" diye seslenen Alparslan'la herkes toparlandı ve kapıya kadar geldiler. Sevilay'ın, Poyraz'a göz kırptığını herkes görmüştü. Gökhan sinirlendi. Kendisine o kadar laf edildikten sonra Poyraz'a hiçbir şey denmiyordu bile. Bediz'i saymıyordu, onun bir şey diyememesi normal gelmişti.

AŞK İSTİLASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin