ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

63 36 5
                                    

Medya Poyraz <3

"Baba!" diye bağıran Bediz bütün dikkatleri üstüne çekmişti.
*
"Bir şey söyle artık." diye çaresizce konuşan sesin sahibini tanıyamadı kız. Hiçbir duygu hissetmiyordu, tepkisizdi. Gözlerinin kapalı olduğunu fark etti. Yanağındaki ıslaklığı da hissedince göz kapaklarını araladı yavaşça. Kumral saçlı bir adam onun başında durmuş saçlarını okşuyordu.

"Poyraz..."
"Benim güzelim, iyi misin?" dediğini duydu.
Etrafına baktı, yine o odadaydı. Hastane odası odası... Neden gelmişti buraya, nasıl gelmişti? Poyraz'a çevirdi bakışlarını. O sırada birkaç saat önce olanlar film şeridi gibi gözlerinin önünden geçip gitti.

"Babam..." diyebildi zorlukla. Kendini bir daha o yataktan kalkamayacakmış gibi yorgun hissediyordu.

"Merak etme, iyi."

Poyraz'ın bakışlarını kaçırdığını fark ettiğinde aniden kalktı yataktan.
"Yat Bediz. İyi diyorum." diyerek kızı tekrar yatırdı. Bediz ona baktı, niye bu kadar sinirliydi? Odanın kapısının açılmasıyla herkes yanına gelmişti. Kübra, Gökhan, Furkan ve en önemlileri de Baran ve Ela. Ela'nın gözleri kızarmış, sarı saçları birbirine girmişti. Bediz'in yanına gelmesiyle yatağa oturdu ve ona sarıldı.

"Nasılsın?"
"Babam nasıl, Ela?"
"Bedizciğim iyi dedim ya." dedi Poyraz.
Ela, Poyraz'a baktı, "Sakin olsana, kız zaten üzgün."

"Ben hava almalıyım." dedi ve kimsenin cevabını beklemeden çıktı odadan. Siniri tabi ki Bediz'e değildi ama ona yansıtmasına engel olamamıştı. Siniri Alparslan'ı bu hale getiren kişiyeydi. Henüz ismini bilmese de onu bir kere görmüştü. Alt kata inip hastanenin kapısının önündeki banka oturdu. Burası en güvenli yerdi, araştırmaların merkeziydi burası. Elektrik telleriyle etrafı sarılmış, içeri ne bir yaratık ne de bir insan izni olmadan giremezdi. Bu yüzden içi rahattı, bir ayağını diğer bacağının üstüne attı. Derin bir nefes aldı. Bundan sonrasında üstünde daha fazla sorumluluk olduğunu hissediyordu. Her stresini Bediz'e yansıtmamalıydı, herkesten her şeyi saklamalı ve bir yandan her şeye yardım etmeliydi. Böylece Bediz'le birlikte yaşanılabilir hayatı kendi elleriyle kurabilirdi. Lise arkadaşlarının ne kadar değiştiğini düşündü, özellikle Gökhan'ın. Önceden öyle biri değildi, o günkü cümleleri sanki başkalarının konuşması gibi gelmişti. Çok sinirlendiğinde Bediz'in onların arasına girdiğini hatırladı, gülümsedi. Bir sigara çıkardı cebinden sırıtışını kontrol edip dudaklarının arasına sabitledi. Çakmağını çıkarıp sigarayı yaktı ve bir kere içine çekerken karşısındaki kişiyi fark etti.

Ayağa kalktı,  birkaç adım atıp önündeki adamın yanına yaklaştı.

"Ne işin var senin burada?" dedi keskin bakışlarıyla.

"Bediz'i görmeye geldim." derken ona doğru kafasını kaldırıp sırıttı. Kafasını kaldırmasıyla kahve saçları gözünün önüne düşse de aldırış etmedi.

"Nasıl girdin?" dedi Poyraz, dişlerinin arasından konuşuyordu.

"Bediz'in sevgilisi olduğunu söyler söylemez içeri aldılar beni." dedi sırıtışını bozmadan.

Poyraz başını hafifçe geriye atarak güldü ve elindeki sigarayı ayaklarının altına atıp sertçe ezdi. Karşısındaki adama yaklaştı, "Sevgilisi değilsin, kızı öldürecektin lan!"

"Ah, Poyraz. Sen onu ne kadar tanıyorsun ki?" dedi ve Poyraz'a doğru hafifçe eğildi, "Ben söyleyeyim: Hiç."

Ellerini cebine koydu. Yavşak sırıtışı bütün yüzüne dağılmıştı, Poyraz ise gözlerinden ateş saçıyordu âdeta.

AŞK İSTİLASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin