"Olmaz, Bediz." diyen Poyraz'a şok içinde baktı.
*Genç kız afalladı, "Neden?" diye sordu korku içinde.
"Sen her istediğinde ayrılıp her istediğinde barışamayız. Bazı şeyleri zamana bırakmamız lâzım. Özellikle şu günlerde..."
Bediz bir anlığına kendini onun yanında çocuk gibi hissetti. Aslında aralarında sadece üç yaş vardı ama Poyraz genelde olgun biriydi. Bakışlarını kaçırdı ondan, birbirine kenetlediği ellerine baktı.
Poyraz hiçbir şey demeden oturduğu koltuktan kalktı ve üzerini düzelterek odasına doğru yürüdü. Bediz bakışlarını ellerinden kaldırıp onun her bir hareketini ezberlemek ister gibi izlemişti onu.
Oturma odasında odayı anca aydınlatan mumla yalnız kaldığında duvarların üstüne üstüne gelmeye başladığını hissetti. Ne yaptığını düşünmeye fırsat bulamadan evin kapısını açtı birden. Böyle bir yer bulduğu için şanslıydı, böyle insanlarla yaşadığı için de şanslıydı.
Sadece kendisi olduğu için şanssız hissediyordu kendini. Kendinden tamamen başka biri olsaydı da böyle hisseder miydi? Yoksa problem kendisinde miydi? Bunları düşünürken karşısında gördüğü silüetle nefesini tuttu. İlerideki ağaçların arasında gördüğü şey kesinlikle bir insandı. Yoksa Salih buraya kadar gelmiş miydi? Yerlerini biliyorsa onları neden hâlâ öldürmeye çalışmamıştı? Amacının öldürmek olup olmadığını sorguladı. Fakat anlamıyordu, bıraktığı notta bile herhangi bir tehdit yoktu. Sadece adres...
"Bediz..." diye seslenen kişiye döndü.
"Sessiz ol." diyerek kızın omzundan hafifçe ittirdi. Ela ile birlikte kapının önüne çıkmışlardı.Ela, "Fısıldarsan sorun olmaz, daha önce çıktım." dedi dediği gibi fısıldayarak.
"Neden yatmadın?" diye sordu Bediz ona, ağaçlara baktı tekrar. Silüet yoktu, gitmişti.
Sarı saçlarını elleriyle dağınık bir şekilde toparladı, "İyi olmadığını biliyorum." dedi.
"İyi ki varsın." dedi en yakın arkadaşına. Göz yaşlarını gizlemek için gözlerini kırpıştırdı.
"Sen de iyi ki!" dedi, sonra sesini yükselttiğin farkına varıp Bediz'in elinden tuttu. Hızlıca içeri girdiler ve kapıyı kapattılar. Ela onu kendi odasına götürdü ve her zaman yaptıkları gibi yatakta oturarak konuşmaya devam ettiler.
"Yarın ne olacak acaba?" dedi Bediz, yastığa yaslanırken. Çoktan dışarıdaki kişiyi unutmuştu, belki de yanlış görmüştü?
"Bilmiyorum Bediz, sana kötü bir şeyin olmayacağını söyledim ama seni korkutmak istemedim. Ben de korkuyorum, Gökhan'la konuştum bu yüzden. Sadece baban gitmek istedi ama Gökhan'la Poyraz onu takip edeceklermiş."
Bediz başını salladı, "Mantıklı... Ama korkuyorum."
"Çok uzattınız bu konuyu, istiyorsan konuş Poyraz'la. Aşk dramları, ayrılıkları bize göre değil. Bir saat sonra görüp göremeyeceğini bilemediğin birine küsemiyorsun."
Bediz, "İstemedi ki..." dedi üzüntüyle.
Ela kaşlarını kaldırdı, "Öyle mi dedi?" diye sordu şaşkınlıkla.
Başını iki yana salladı, "Hayır öyle demedi de..." Ela ona bakmaya devam ettiği için konuşmaya devam etti.
"Olmaz dedi, zaman istedi. Haklı aslında, ben de bazı şeyleri abarttım. Ama ben de haklıyım, bilmiyorum." Ofladı, "Sürekli erkeklerden konuşuyoruz, bıraksana artık." dedi bıkkınca.
"Canım arkadaşım sen yarın pişman olma diyorum ben bunu sana. Normal bir hayatımız yok artık, her an ölecekmiş gibi yaşa. Ne yaparsan yap..." dedi iki elini yukarı doğru kaldırdı, "Yapmadığın için değil yaptığın için pişman ol."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK İSTİLASI
Fantasy"Hayatı yaşanılabilir kılmamız lazım ." Adamın elleri hâlâ onun saçlarını okşuyordu. Boy farkından dolayı eğildi ve kızın dudaklarına masum bir öpücük kondurdu. Geri çekilip gamzelerini göstere göstere gülümsedi. "Şimdi yaşanılabilir." ** "Ne yapt...