"Nereye gidiyorsunuz?" diye soran Kübra'ydı.
Poyraz, Kübra'yı duyar duymaz hemen ona doğru döndü."İşimiz var. Yani alınacaklar var."
Poyraz kendini açıklayan birine benzemiyordu ama Kübra'ya karşı kendini açıklamıştı. Kübra odasına geri çekildiğinde evden çıktılar. Merdivenleri sessizce inmeye başladılar. Önden Bediz, arkadan Poyraz iniyordu. Poyraz'ın uzun saçları, basamaklardan her inişinde dalgalanıyordu. Gözünün önüne bir tutam saç düştü. Çekmeye tenezzül bile etmedi, belki de onu rahatsız etmemişti. Önünde yürüyen kıza baktığında günlerdir aynı kıyafetle olduğunu gördü. Bugün ona da bir çözüm bulmalıydı.
Bediz, omzunda hissettiği elle hafifçe arkasına baktı. Yeşil gözleri güneşten sulanmış, yanakları al al olmuş, dudakları çatlamıştı. Fakat o haliyle bile güzel bir kızdı.
"Bir şey unutmuyor musun?" diyerekten elindeki silahı uzattı Poyraz. Bediz elinin eline değmemesine dikkat ederek aldı. Aynı evde yaşadığı bir Gökhan daha olsun istemiyordu. Etraf o kadar sakindi ki, sanki normal bir hayat sürüyolarmış gibi merdivenlerden indiler.
Bediz elindeki silahı beline yerleştirirken sordu, "Gideceğimiz yer uzak mı?"
"Biraz, bu yüzden arabayla gitmeye mecburuz. Hepsi etrafımıza toplanacak, hazır ol. " dedi Poyraz, emir verircesine. Arabanın aynalarını ayarladıktan sonra torpidodan iki güneş gözlüğü aldı. Işığa alışana kadar onları takacaklardı. Ela gözlerini siyah güneş gözlüğüyle kapattıktan sonra diğerini hiç çekinmeden Bediz'in gözlerine kendisi taktı. Bediz gözlüğü elinin arkasıyla gözlüğünü yukarıya doğru ittirdi. Havada bir kasvet, bir soğukluk vardı. Bulutlar gökyüzünün manzarasını kapatmıştı. İçinin titremesine engel olamadı. Gözünün ucuyla yanında oturan Poyraz'a baktı. Kumral saçları her zaman düzgündü ve her şeye rağmen gözleri hep ışık saçıyor gibiydi. Fakat içinde bir şey vardı ki, Bediz bunu hissediyordu. Sanki tarif edemediği ve yansıtmadığı, belki de yansıtamadığı, bir acı vardı. Bakışlarından ve soğukluğundan belliydi. Acaba evdeki herkes birbirinin neler yaşadığını biliyor muydu? Belki de bunu konuşacak zamanları olamamıştı.
Poyraz arabayı çalıştırır çalıştırmaz bütün dikkatleri üstlerine çekmişlerdi.
"Tutun." demesiyle, gaza yüklenmesi bir oldu. Bediz öne doğru gidince bir çığlık kaçtı ağzından ve var gücüyle tutundu. Nereye gittiklerini bilmiyordu fakat bir market aradıklarını düşünüyordu. Poyraz'a baktığında yüzünde bir gülümseme olduğunu fark etti. Bunu yapmayı sevdiği belliydi. Poyraz arabayı ani manevralar yaparak sürerken Bediz bir yandan konuşuyordu."Senin yerine Gökhan gelmeyecek miydi?"
Poyraz çirkin yaratığa çarparken cevap verdi.
"Onun gelmesini mi isterdin?"Külüstür arabanın can çekişmeleri sonucunda çıkan sesten dolayı bağırmak zorunda kalıyorlardı. Bediz farkında olmadan yüzünde bir tiksinti hali belirdi. İyi ki Poyraz onu görmüyordu.
"Ne alakası var? Sadece neden reddettiğini merak ettim."
Direksiyonu sağa doğru kırarken daha sıkı tutundular. Düz yola çıktıklarında konuşmaya devam ediyolardı.
"Reddetmedi." dedi sadece Poyraz.
Bediz iki eliyle de tutunduğu için bir elini kaldırdı, "Ee? Neden gelmedi o zaman?""Sana ne Bediz, niye bu kadar merak ediyorsun?" demesiyle Poyraz'ın günlerdir içinde tuttuğu sinirin bütün vücudunu sarmaya başladığını fark etti.
"Kimse insan gibi konuşmayı bilmez mi sizde! Ama Ela'ya haksızlık etmeyeceğim. Sormuyorum hiçbir şey Poyraz. Eve dönene kadar konuşmuyorum. Sizinle arkadaş olmak isteyen de kabahat zaten." dedi ve bir sağa bir sola sürüklenirken sağına döndü. Dışarı izliyormuş gibi yaptı ama Poyraz'a bakmamak için dönmüştü cama doğru. Poyraz'ın sessiz kalmasına da sinirliydi. Gökhan'ı tabi ki de görmek bile istemiyordu olanlardan sonra.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK İSTİLASI
Fantasi"Hayatı yaşanılabilir kılmamız lazım ." Adamın elleri hâlâ onun saçlarını okşuyordu. Boy farkından dolayı eğildi ve kızın dudaklarına masum bir öpücük kondurdu. Geri çekilip gamzelerini göstere göstere gülümsedi. "Şimdi yaşanılabilir." ** "Ne yapt...