Fakat arkasındaki kişi Poyraz değil, Furkan'dı.
*
Korkuyla ona baktı, adamın kahve gözleri direkt olarak ona bakıyordu. Bir dizini yatağa koydu, eli hala kızın belindeydi.
"Ne yapıyorsun?" diye bir soru çıktı dudaklarından ve belindeki elini ittirmeye çalıştı."Ses çıkarma, bağırırsan hepsi toplanır." dedi, elini çekti ve kızın bileklerini tuttu.
"Bırak beni!" diyerek kollarını çekti ve bileklerindeki ellerinden kurtulmaya çalıştı.
"Bağırma!"
Furkan, kızı bileklerinden çekiştirerek yatağından kaldırdı. Bir yandan vücudunu onun vücuduna yaslayarak salona kadar sürükledi. Bediz ter içinde kalmış ağlayarak kurtulmaya çalışıyordu ama nafile... Kızı koltuğa attı. Bediz bir yandan çırpınırken ona bakmıyordu bile.
Poyraz neredeydi? Neden onu bırakıp gitmişti?
Ona bağırmaya başladığında, Furkan kızın ağzını kapattı eliyle. Eli o kadar büyüktü ki bir yandan burnunu da kapatıyordu. Nefes alamıyorken onu kendisinden uzaklaştırmaya çalıştı. Bütün enerjisi bitene kadar ittirdi onu. Adamın elleri bedeninde dolaşırken kusmak istedi. Boğazındaki eli nefes almasını iyice zorlaştırıyordu.Böyle mi bitecekti her şey? Poyraz'a kırgındı, nasıl bırakıp gitmişti onu? Niye gitmişti! Sesini çıkaracak hali kalmamıştı fakat onu ittirmeye çabalıyordu hâlâ.
O sırada kapının açılmasıyla Furkan kızı bırakıp arkasını döndü. Gelen kişilerle göz göze geldiği anda kendini yerde buldu.
Gökhan arkasındaki kapıyı kapattı ve silahını Furkan'a doğrulttu. Bediz, Gökhan'ın bağırdığını duyuyordu fakat ne dediğini anlayamıyordu. Kendini güçlükle koltuktan atıp bir köşeye sindi ve öğürmeye başladı. Bir yandan nefes almaya çalışıyordu. Yanına gelen kişiye baktı. Bir şeyler söylüyordu ama anlamıyordu bile.
"Bediz, bana bak!" dedi Poyraz ve kızın yanaklarını tutup başını kendisine doğru kaldırdı. Elleriyle göz yaşlarını sildi, "Sakin ol, geçti... Geçti."
Bediz nefesini toparlayabildiğinde onun ellerini ittirdi ve ellerini yüzüne kapayarak hıçkırarak ağlamaya başladı. Kendi bağırışlarının arasında bir silah sesi duyduğunda olduğu yerde korkuyla sıçradı. Gökhan, Furkan'ı vurmuştu.
Poyraz ne yapacağını bilmiyordu, kıza dokunamıyordu. Nasıl sakinleştirecekti?
Gökhan, vurduğu adamın bedenini dışarı attıktan sonra Bediz'in yanına geldi.
"İyi misin!"
"Bağırmasana lan!" diye bağırdı Poyraz.Bediz kapanan gözleriyle birlikte bedeni de ikisinin arasına düşerken Poyraz son anda başını tuttu.
Bediz konuşulanları duyuyordu ama hala baygındı. Birinin kucağında olduğunu hissetti. Sonra yatağa yatırıldığını... Gözlerini açamayacak kadar yorgun ve isteksizdi. Fakat biraz sonra boynuna değen elle yerinden sıçradı ve ne olduğunu görmek için gözlerini açtı. Poyraz'ın odasındaydı yine.
''Özür dilerim, korkuttum.'' dedi Poyraz buğulu gözleriyle, ''Krem sürmem lazım.'' dediğinde, Bediz başını salladı. ''Tamam.''
Poyraz onun ellerini ittirdiği için içten içe kırılmıştı ama empati kurması bile nasıl berbat bir şey olduğunu hissettirmişti. Kremi bir parmağına sıktı ve boynundaki kızarıklığa yavaşça değdirdi. Bediz ne zaman kapattığını hatırlamadığı gözlerini açtı. Poyraz'ın gözlerinden fışkıran siniri görebiliyordu. Onun sert bakışları kendisininkilerle buluştuğunda gözlerini kaçırdı. Bediz onun yanında olması sebebiyle de yeni yeni sakinleşebilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK İSTİLASI
Fantasía"Hayatı yaşanılabilir kılmamız lazım ." Adamın elleri hâlâ onun saçlarını okşuyordu. Boy farkından dolayı eğildi ve kızın dudaklarına masum bir öpücük kondurdu. Geri çekilip gamzelerini göstere göstere gülümsedi. "Şimdi yaşanılabilir." ** "Ne yapt...