Bilincinin de kapandığını hissederken güçlükle konuştu.
"Baba?"
*
2 Hafta Sonra
Bediz, "Burayı özleyeceğimi tahmin bile edemezdim." dediğinde, Poyraz kendini tutamayıp güldü."Sanırım ben de!" dedi Ela ve kendini evinin koltuklarına bıraktı.
Bediz o olaydan sonra iki hafta daha orada durmak zorunda kalmıştı. Tabi onunla beraber arkadaşları da. Furkan ve Kübra erkenden dönmüş de olsalar, bu Baran için iyi olmuştu. Baran'ın evde durması en iyisiydi çünkü. O gün dolapta kan kaybederken ona seslenen kişinin sesini babasına o kadar benzetmişti ki! Ama ona seslenen kişi Ahmet'ti, babası değildi. Bunu bilinci yerine geldiğinde anlamıştı. Poyraz ve Ela ona çok iyi bakmış, Gökhan ise sadece onların yanında durmuştu. Ela'yla araları iyi gibi görünse de, Bediz bir şey bilmiyordu. Bediz yavaşça koltuğa otururken onu izleyen ela gözlere baktı.
"Ne oldu?"
"İyisin değil mi artık?" diye sordu Poyraz onun karşısındaki koltuğa otururken.Ela, "Aa, Baran'a bir bakayım!" diye onları yalnız bıraktı.
Bediz kafasını salladı, "İyiyim teşekkür ederim."
"Teşekkür niye ediyorsun? Oraya benim için gitmişsin. Ben özür dilerim asıl.""Neden herkes bir suçlu arıyor?" dedi ve güldü, "Bir suçlu varsa Ahmet amcayla uğraşan kişiler."
"Doğru, haklısın. Ona da çok ısrar ettim ama evini bırakmak istemedi."
"Arada gidelim yanına, korkutuyor beni."
Poyraz 'tamam' anlamında gözlerini uzunca kapatıp açtı.
"Ama ondan önce, bana yardım etmelisin. Alparslan Karaman'ı bulacağız."
Gülümsedi, "Ederim tabi."
"Sen hastanedeyken birkaç yere baktım. O gün sana sormuştum ya, evini."
Bediz başını salladı, o hastanede kaldığı 2 haftada Poyraz hiç boş durmamıştı.
Poyraz konuşmaya devam etti, "İşte evine gittim fakat bir şey bulamadım. İstersen bir de seninle gidelim."
"Tamam, gidelim." diyerek hemen yerinden kalktı.
Poyraz onun bu haline başını geriye doğru atarak kahkaha attı. Kafasını ona doğru çevirdiğinde bir ayda uzamış saçları gözlerinin önüne döküldü.
"Şimdi demiyorum Bediz! Saatten haberin var mı?""Ha! Tamam, şey yok. Yatıyorum ben öyleyse, iyi geceler." diyerek arkasını döndü. Poyraz'ın bir cevap vermesini beklemiyordu.
"Bayılıyorum şu haline." dedi kahkahasına engel olamadan. Bediz birden ona döndü. Poyraz o sırada ne dediğini fark etti ve dudaklarını birbirine bastırdı.
"Yani şey, öyle değil... Komikliğine yani."
Bediz aynı onun gibi dudaklarını birbirine bastırdı, "Anladım." dedi ve gülmemeye çalışarak odasına gitti. Kapısını kapattığında saçma sırıtışını fark ettiği anda ciddileşti. Kendine kızdı sonra. "Yaşanılan şeylere bak, benim yaptığıma bak!" dedi kendi kendine.Yatağına oturdu ve yastığının içine sakladığı günlüğü aldı. Hastanede kaldığı süre zarfında bunu kimsenin bulmadığına şükrediyordu. Bir ay boyunca okumaya devam etmekten başka bir şey istememişti. Kaldığı sayfayı açtı ve yastığına yaslanarak okumaya başladı.
11 Kasım 2018
Yazmayalı uzun zaman oldu. Fakat değişen pek bir şey olmadı bu yüzden yazma isteği gelmedi içimden. Sevilay'la tartışmalarımız başladı. Bazen o kadar saçma sebeplerden çıkıyor ki tartışmalar... Sadece ben de değil o da sinirli. Bebek sürecinin bizi yıpratmasına bağlıyorum olanları. Çünkü biz birbirimize çok aşık olarak evlenmiştik, bu öylece bitecek bir şey değil. Olamaz. Ben bunlara pek fazla kafa yoramıyorum, tüm günüm işimle geçiyor. Evet, Ahmet'le birlikteyim bu işte. Bize tam olarak her şey söylenmese de tek bildiğim askeri donanımın güçlenmesinin amaçlanması ve ileride çıkacak bir savaşın galibiyetinin kesinleşmesinin istenmesi. Bu daha ne kadar sürer bilmiyorum, henüz kesin bir şey çıkaramadık ortaya. Fakat çok önemli bir durum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK İSTİLASI
Fantasía"Hayatı yaşanılabilir kılmamız lazım ." Adamın elleri hâlâ onun saçlarını okşuyordu. Boy farkından dolayı eğildi ve kızın dudaklarına masum bir öpücük kondurdu. Geri çekilip gamzelerini göstere göstere gülümsedi. "Şimdi yaşanılabilir." ** "Ne yapt...