"Ya çok tatlı bir kızsın, ya da çok iyi rol yapıyorsun."
***
Ela, annesine baktı, "İyi ol kızım, hiç üzülme. Hep mutlu ol, seni çok seviyorum." dedi annesi ona. Gözyaşları hiç durmadan akıyordu denizin dibine doğru. Bir yaş süzüldü, süzüldü ve denizin yumuşak kumlarına karıştı. Sonra bir damla daha ve sonra bir damla daha... Bir balık geçti annesinin ayaklarının dibinden. Bir balık daha tüm hızıyla geldi. Çaresiz kalan kadın, kıyıya doğru yürümeye çalışsa da onu bırakmıyorlardı."Unutma Ela. Seni çok seviyoruz."
Babasını gördü. Annesine doğru koşmaktan yorgun düşmüş, pes etmiş babasına baktı uzun uzun."Hayır, hayır,hayır!" diye bağırırken ikisinin ne dediğini duymadı bile. Elleriyle saçlarını çekiştirdi, olduğu yerde zıpladı. Fakat yanlarına gidemedi, yapamadı.
"Ela, koş!" sesini duyduğu anda irkilerek uyandı. Yine aynı kâbus... Yeni bir sabah (?) , aynı kâbus. Annesi ve babasıyla son denize gidişleri olduğunu bilemezdi. Oradan kaçmıştı, sadece bunu net bir şekilde hatırlıyordu. Anne babası kurtulabilmiş miydi, bilemiyordu. Aslında içten içe bunu bilememek onu delirtiyordu. Sarı saçlarını sıkıştırarak topladı, gözlerini ovuşturdu ve yatağından kalktı. Odasından çıkmadan duvardaki saate baktı ve sadece 5 dakika uyuduğunu fark etti. Ya da 12 saat çoktan geçmişti. Eline bir mum aldı ve dikkatlice yaktı. Ateşin büyüleyici ışığı gözlerini aldıktan sonra mutfağa girdi. Mumu tezgâha bıraktı ve kendisine bir su doldurdu. Silah kullanamadığı için genelde evin bulaşığı ve temizliği Ela'ya kalırdı. Evet, ona göre de saçma geliyordu. Yani hâl buyken hala temizlik yapıyor olmaları saçma geliyordu. Ama hayatı daha yaşanılabilir kılmak için birebirdi. Hem de oyalanabiliyorlardı. Evdeyken her şeyi yapabilirlerdi. Çünkü burası şaşırtıcı derecede güvenliydi. Evin dik merdivenleri ve bahçesini saran çitlerin de dışında, buraya çok fazla yaklaşmıyolardı.
Birkaç saniye içinde suyunu içerken bunları düşündü. Mumu tekrar eline alıp odasına doğru giderken Gökhan'la konuşması gerektiğini hatırladı. Poyraz yerine gidebilir mi diye kendisi rica edecekti. Onun eskiden tanıdığı Gökhan hemen kabul eder, üstüne de sürekli kendisinin gidebileceğini söylerdi. Koridorda durmuştu, Gökhan'ın odasına doğru baktı fakat kapısı kapalıydı. Belki de uyanıktır diye düşündü ve kapıya yaklaştı. Bir anda hızlanan kalbiyle derin bir nefes aldı ve kapıyı çaldı. Ses gelmediğinde ,belki orda olup olmadığını öğrenmek için,belki de uyurken onu izlemek için, odasına girdi. Lacivert rengin yoğunlukta olduğu oda boştu. Olduğu yerde biraz durdu ve düşündü. Belki biraz odasını inceleyebilirdi. Ama yakalanırsa Gökhan'ın ne tepki vereceğini bilmiyordu. Yine de bunu göze alıp odasında gezinmeye başladı. Masasında pek bir şey yoktu. Birkaç defter ve kullandığı parfüm. Gülümsedi,
"Acaba kime güzel kokmak istiyor?" diye düşündü.
Parfümün kapağını yavaşça açtı ve bütün kokunun kendisini sarmasına izin verdi. Derin bir iç çektiğinde aceleyle masaya geri koydu parfümü. Kendisini sapık gibi hissetmişti ama duygularına söz geçiremiyordu. Negatifliğe söz geçirebilirdi ama buna geçiremezdi. Bu dediği şeyin henüz adını koyamamıştı. Onunla uzun yıllardır tanışıklığı olsa da, bir kalıba sokmak için pek kafa yormamıştı. Çünkü bu, onun için hiçbir zaman gerçekleşemeyecek bir hayaliydi. Tartışmasız, Gökhan için imkansızdı. Yani en azından Ela bu şekilde düşünüyordu.
Ayaklarını sürüye sürüye kapıya doğru yöneldi. İçindeki tarifsiz sıkıntı onu her yanından rahatsız etmekle kalmamış, kalbinin sanki dışarıya fırlayacakmış gibi atmasına sebep olmuştu. Neydi bu şimdi? Kapıyı açtığında karşısına çıkan kişiyle birlikte, böyle heyecanlanmasının sebebinin belki de bu derece yakında olmasından dolayı olduğunu düşündü. Kapı kolundaki elinin titrediğini fark ettiğinde hızlıca kollarını arkasında gizledi. Aklındaki yalanı ustaca söylemek için dudaklarını araladığı sırada önce kolunda bir el sonra bütün sırtında duvarı hissetti. Ne zaman kapattığını hatırlamadığı gözlerini birden açtığında onu gördü. Bir eliyle onun elini tutup duvara yaslamıştı. Diğer eli ise duvardaydı. Birbirlerine o kadar yakınlardı ki neredeyse nefesleri birbirine karışıyordu. Ela heyecanından dolayı tepki veremiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK İSTİLASI
Fantasy"Hayatı yaşanılabilir kılmamız lazım ." Adamın elleri hâlâ onun saçlarını okşuyordu. Boy farkından dolayı eğildi ve kızın dudaklarına masum bir öpücük kondurdu. Geri çekilip gamzelerini göstere göstere gülümsedi. "Şimdi yaşanılabilir." ** "Ne yapt...