SEKİZİNCİ BÖLÜM

119 71 8
                                    

Herkes odasına geçmiş,  Kübra ve Bediz yanlarındaki yabancı adamla yalnız kalmışlardı. Kübra'nın buz gibi bakışlarından dolayı üşümüştü sanki.
*
Onlar görmese de hava kararmış, kasvetli gece her yeri sarmıştı. Yağmur çiselemeye devam ediyordu, bu yüzden dışarısı fazlasıyla sakindi. Oturma odasındaki mumların ateşi, nerden geldiği anlaşılmayan bir rüzgâr aracılığıyla sanki bir yere ulaşmaya çalışıyordu. Kübra ile birlikte durmaktan rahatsız hisseden Bediz, olduğu yerde kımıldandı. Bir elindeki silahı hiç bırakmıyordu. İki gündür tanıdığı Poyraz bile ona güveniyorsa o da kendine güvenmesi gerektiğini düşünüyordu.

"Söyle bakalım. Niye buradasın?" diye sordu Kübra, imalı bir ses tonuyla. Bediz onun sesini nerdeyse ilk defa düzgün duyuyordu. Kübra'nın amacını ve düşüncelerini anlamıyordu hâlâ.

"Sen niye buradasın?" diye karşılık verdi. Nerdeyse fısıltıyla konuşuyorlardı.


"Bak canım, yaşama devam etmek için buradayız. Onu ben de biliyorum. Ama eğer yanlış bir şey yaparsan, özellikle Poyraz'a karşı, o zaman yaşamak senin için bir hayal olarak kalır."

Siyah saçları mavilerini kapatıyor, ona garip bir hava veriyordu. Çökmüş göz altları kusurlarındandı fakat yine de güzel görünüyordu.

''Benim Poyraz'la bir işim yok zaten. Ona yanlış bir hareketim olmayacağına dair inancın tam olsun bu yüzden.''

Kübra samimiyetsizce gülümsedi, ''Onunla işin olsa da olmasa da, o benim. Yine bana dönecek, sen de buna dair inancını tam tutmalısın.''

 Yine mi? Poyraz ve Kübra önceden çıkıyorlar mıydı? Kübra cümlesini bitirdiği anda odalardan birinin kapısı açıldı. Gelen Ela'ydı. Dağılmış saçları ve çökmüş gözleriyle bize baktı. Bediz ona bakınca gülmesine engel olamamıştı. Belki de gülmesinin asıl sebebi az önceki saçma konuşmaydı.

''Uyuyamıyorum bir türlü.'' dedi ve Bediz'le Kübra'nın arasına oturdu Ela. 

Ela'nın uykusundan uyandığı belliydi. Öyleyse neden onlara yalan söylüyordu? Onları yalnız bırakmak istememişti. Kübra'nın bir şey diyeceğinden mi korkuyordu yoksa Poyraz'la Kübra'nın eski sevgili olduklarını öğreneceğinden mi korkuyordu? Fakat bu Bediz'i ilgilendiren bir durum değildi. Kübra'nın boş kıskançlıklarını geri plana atıp Sercan'a ve babasına odaklandı. Sercan'ın ona silah doğrulttuğu an bir film sahnesi gibi gözlerinin önüne geldi. Rutin haline gelmişti bu olay. Atlatmaya çalıştığı travmaların kalıntısıydı belli ki bunlar. Elleriyle saçlarını sıkıştırarak özensiz bir topuz yaptı. Saçları ve bedeni kadar ruhunun da kirlendiğini hissediyordu. Belki de artık insanları çok düşünmüyor, fazla kafaya takmıyordu. Bu yüzdendi belki içindeki bastırmaya çalıştığı suçluluğu? Fakat bu durumdaki insanların hepsi kendini düşünürdü, bunu bilmiyordu. Derin bir nefes aldı. Aralarında yine bir ölüm sessizliği başlamıştı. 

Bir kapı daha açıldı ve ayaklarını sürüye sürüye içeri girdi Poyraz. Aynı Ela gibi saçları dağılmıştı, ilk defa bu şekilde görüyordu onu.

"Bediz bugün çok yoruldun sen, uyu istersen. Ben dururum artık burada." diyerek onun elini tuttu ve oturduğu koltuktan kaldırıp kendisi oturdu.

"Peki, iyi geceler." diyerek odasına çekildi Bediz. Kibarlık yapmanın lüzumu yoktu çünkü kendisini çok yorgun hissediyordu. Bugün yaşadıklarını düşünecek zamanı bile olmamıştı. Kübra hariç, onu düşünmeyecekti. Saçmalıktan ibaretti konuşulanlar.

AŞK İSTİLASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin