Seviyordum bu kızı, onunla normal bir hayat yaşamalıydım.
**
Yanaklarımda hissettiğim göz yaşıyla açtım gözlerimi. Tavana bakarken, "Neden?" diye fısıldadım.
Neden?
Belki de hayatım kitap olabilirdi. Şimdi kalkıp göz yaşlarımın arasında birkaç bir şey karalasam... Böyle dramatik bir hayatı hangi yayınevi kabul edebilirdi?
Dünyanın en dram içeren kitabı denirdi.
Abartıyor muydum? Belki.
Mutlu muydum? Asla.
Telefonumun kilidini açınca beni rahatsız eden parlaklığıyla gözlerimi kıstım. O sırada sosyal medya hesabıma bir bildirim düştü.
Sezai Balıkçıoğlu Bir Video Yükledi
Heyecanla tıkladım bildirime. Mutlu muydum? Evet. En sevdiğim, hatta tek sevdiğim psikoloğu dinlemek benim hayatıma mutluluk katan tek şeydi.
"Ela!" diye bana seslenen kişiyle telefonumu da gözlerimi de kapattım.
Bana seslenen o çirkin sesini her duyduğumda midem bulanıyor, odama her gelişinde stresten kusasım geliyordu.
Ve yine geldi. Kapımı açtı ve bir süre beni izledi. Kusursuz uyku numaramı yaparken konuştu.
"Uyumadığını biliyorum."
Gözlerimi açtım, önce yukarı baktım sabır dilercesine. Sonra onun bakmak bile istemediğim yüzüne.
Mehmet Bulut, üvey babam. Ama ben onu hiçbir şeyim yerine koymuyorum.
"Beni uyandıran kişinin hep sen olması mı lâzım?" dedim, en kalın sesimle.
"Evet!" dedi heyecanla, sonra sakince konuştu.
"Biliyorsun, annen yakınlaşmamızı istiyor.""Hadi oradan! O beni evinde bile istemiyor." dememle içeriden annemin sesini duymam bir olmuştu.
"Hadi artık, gelin." diye seslendi ikimize. Üvey babamın suratına bakmadan kalktım.
"Çıkarsan, giyineceğim."
Bu benim ona karşı son ters cümlemdi. Bu günden sonra onu son kez gördüm. Beni rahat bırakmadığı gece... Annemin yanından gelip beni sıkıştırdığı gece.
O günden sonra öz babamın yanına taşınmakla en doğru kararı vermiştim. Annemin yanında ne kadar olmak istesem de orada bir ömür değil, bir dakika bile duramazdım artık.
Öz babam, Sarp Dinçer. Bense Ela Dinçer.
Soyadımdan asla vazgeçmedim, babamdan da. Bundan da hiç pişman olmadım.Babam o kadar çalışırdı ki, onunla gün içinde birkaç saatte fazla görüşemezdik. Yine de önemli değildi, her zaman yanımda olduğunu hissediyordum.
Annemin nasıl böyle bir hata yaptığını konuşursam hep konuyu değiştiriyordu. Ne zaman büyük konuşsam susturuyordu beni.
Büyük konuştum. Kendimi Gökhan'ın etrafında dönerken buldum. Beni sevmemesi önemli değildi aslında, yanında olmam yeterli geliyordu. Fakat sonra çok değişti, sürekli beni kullandığını hissettim.
Bir şey yapamadım, yardım etmekten başka. Babaannesi beni çok severdi, "Ah kuzum." derdi, "Bu çocuk kör olmalı!"
Gökhan'ın babaannesi, annem gibi olmuştu. Ona annemden daha çok değer veriyordum. Bir de Poyraz'a... Benden bir yaş büyük olmasına rağmen abim gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK İSTİLASI
Fantasy"Hayatı yaşanılabilir kılmamız lazım ." Adamın elleri hâlâ onun saçlarını okşuyordu. Boy farkından dolayı eğildi ve kızın dudaklarına masum bir öpücük kondurdu. Geri çekilip gamzelerini göstere göstere gülümsedi. "Şimdi yaşanılabilir." ** "Ne yapt...