Deli insanların nasıl düşündüğünü, ne gördüklerini ya da ne hissettiklerini hep merak etmiştim. İsimlere karşılık garip hareketler sergiliyordum, galiba sorumun cevabını öğreniyordum. Ama öğrendiğim en iyi şey ise delilerin burada daha rahat olmasıydı. Yara'yla konuşmamın ardından iki gün geçmişti, konuşma konusunda daha iyi olmuştum ama hâlâ canım çok acıyordu. Diğer seanslarımız beni biraz daha rahatlatmıştı ve iki gündür durmadan yağmur yağıyordu. Beni kötü yapan şeyde yağmurdu. Önüme konan dondurmayla irkilerek yanıma döndüm. Yara dondurma getirmişti. Yüzündeki gülümsemeyi bozmadan yanıma oturdu ve bakışlarını yağmura çevirdi. ''Sıkılmıyor musun izlemekten?'' Dedi Yara. Sıkılmıyordum, sıkılmayacaktımda. Savaş'ı özlüyordum. Buraya alışmış ve eskisine göre daha rahat olsamda bu ilerleme kaydettiğim anlamına gelmiyordu. Hâlâ Savaş'ı özlüyor hâlâ adını anıyordum. Onu istesemde unutamazdım, unutmayacaktımda. ''Sıkılmıyorum. Bugün hangi kitabı okuyoruz?'' Dedim ve önümdeki kitaplara döndüm. Kitapların içindeki cümlelerin bana Savaş'ı hatırlatmasını seviyordum. Deli gibi yanan canım hoşuma gidiyordu sırf Savaş olduğu için. ''Bunu.'' Diyip kitabı bana uzattı Yara. Kitabı elime aldım, kapağı bembeyazdı. Bilerek boyanmış gibi. Acaba Yara mı boyadı? Ama kitap okumayı çok sevmiyorduki. ''Nisa.'' Dedi Yara. Açtığım kitabı geri kaparken Yara'ya döndüm. Gözlerini kısmış dikkatle bana bakıyordu. ''Savaş... neden gitti?'' Dedi tereddütle. İlk kelimesi bile nefesimi tutmama sebep olmuştu. Neden gitti? Gerçekten Savaş, neden gittin? Bana o sözleri söyleyen Savaş nasıl beni bırakıp gitti? Buna imkan veremiyorum. ''Yara, özledim onu.'' Dedim dayanamayarak. Ağlayacağımı fark ettiğinde hızla kitabı işaret etti ve, ''Hadi başla okumaya.'' Dedi Yara. İki gündür getirdiği kitaplar kitap değil mektup gibiydi. Yara'nın dediğine göre bir arkadaşı yazmıştı sevdiği kıza ve kitap haline getirmeye çalışıyordu bu mektupları. Dolan gözlerimi umursamadan kitabı geri açtım. Doktor Savaş'ı aramakla meşguldü ama hâlâ bir iz yoktu. Mert'lerle ise konuşmuyordum, beni neden hiç aramadılar?
''Güzel sevgilim, dört bir duvar üstüme geliyor, beni boğmaya çalışıyor sanki. Kuşlar bile ötmüyor artık eskisi gibi. Gökyüzü anlamış olacakki durmadan ağlıyor, sesini duymayan kulaklarım diğer seslerede kapandı, dudaklarının tadını unutan dudaklarım kendi kendine intihar ediyor, gözlerinle kesişmeyen gözlerim şişip kendini kapattı, ruhunu hissedemeyen ruhum mezarına gömüldü. Ama sakın merak etme sevgilim, ilacına yani sana kavuşacağım illa. Hayata küsmüş ruhum mezarından tekrar canlanacak senin ruhunla. Belkide yaralandık bu süreçte, belkide ölüm eşiğine geldik ama her türlü birbirimizi tekrardan yaratacağız sevgilim. Varoluş tekrardan anlamlanacak bizimle. Seni çok seviyorum sevgilim, anlatmak istediklerimide ikimiz iyileşince anlatacağım. Kendine iyi bak bağımıza aşık olduğum kadın.'' Dedim. Tükenen nefesimle derin bir nefes aldım ama yetmedi, tekrardan derin bir nefes aldım ama yine yetmedi ve tekrardan, tekrardan ve yine tekrardan ama yetmiyordu. Bu mektuplarda Savaş ve bizi buluyordum, sanki bizim için yazılmıştı. Sanki Savaş'ın bu halde olduğunu söylemeye çalışıyordu evren. 'Kendine iyi bak bağımıza aşık olduğum adam.' Lütfen bunu bil Savaş. Kendine iyi bak, sana zarar gelmesin. Ve en sonunda iyi olduğunda gel, iyi olmasanda gel. Biz birbirimizi iyileştiririz yeterki gel. Mektupu masaya bırakırken aniden sıkışan boğazımı elimle ovuşturdum. İki el boğazımı sarmış gibiydi, daralmıştım. ''Bu mektupuda alabilirsin.'' Dedi Yara. Diğer mektupuda ben almıştım, bunuda alacaktım. Savaş geldiğinde beraber okuyacaktık. Yeterki gel ben ona her şeyi okurum. ''Savaş şu an gelse kapıdan ne tepki verirdin?'' Diyerek ekledi Yara. Yavaşça ona döndüm. ''Kollarının arasında sımsıkı sarılırdım ona, izin vermezdim bir daha gitmesine.'' Dedim titreyen sesimle. En son kavga edecektik, o bıçak yüzünden. Çok pişmanım, hepsi benim suçum. ''En son kavga ediyorduk Savaş'la ve hepsi benim suçumdu. Ben sakladım ondan.'' Dedim kendimi tutamayarak. Gözlerimdeki kuruluk devam etsede geliyordu yaş. Gerçekten dayanamıyordum, ölüyordum. Savaş'a bir şey olursada yaşamaya değer ne kalacaktı Mert dışında?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Beyazı
ChickLit"Aşk duygusunu iğrençleştirmek ya da güzelleştirmek bizim elimizde O yüzden bu duyguyu bilmeden kötüleme" dedi bakışlarını geri bana çevirirken. Cümleler beynimde yankılanıyordu resmen. Ben bir hata yapmıştım galiba ama bu hatadan geri dönecektim.