5. Bölüm

267 21 1
                                    

İyi okumalar...

Siyahın Beyazı

Elimdeki kaşığı kasenin içine bırakırken ayaklandım. Kapı durmadan çalışıyordu, ne var iki dakika beklese. Dün duştan sonra uyumuştum, sabah uyandıktan sonra kendime mısır gevreği koyup yemeye başlamıştımki kapı çalmaya başladı.

Çatılı kaşlarımla kapıyı açtım. Hande gülümseyerek bana bakıyordu. Ne işi vardı onun burada? Dünkü konuşmayı Savaş diğerlerine anlatmamıştı galiba. Derin bir nefes alırken Hande beni süzdü.

''İçeriye davet etmeyecek misin?'' Dedi. Şu an onu kovarsam iyi hissetmezdim, zaten çok heyecanlı görünüyordu.

''Tabii gel.'' Diyerek kenara çekildim. Hande içeriye girip ayakkabılarını çıkardı ardından ilerlemeye başladı. Şimdi ne yapacaktım ben? Daha dün Savaş'a sizinle olmak istemediğimi söylemiştim şimdide Hande benim evimde.

''Oha eviniz baya büyükmüş.'' Dedi ve koltuğa oturdu. Daha kahvaltımı bile yapmamıştım ama. Gülümsemeye çalışarak bende koltuklardan birine oturdum.

''Ne zaman çıkarız?'' Dedi Hande. Çıkmak mı? Ah be Savaş yaktın başımı. Ne vardı dün dediklerimi herkese söylesen.

''Nereye?'' Dedim tereddütlü sesimle. Hande şaşkın bakışlarını yüzümde gezdirdi ardından kolundaki saatine baktı. Bir yere mi yetişmemiz lazımdı?

''Savaş dün söylemedi mi? Piknik yapmaya gideceğiz bugün hatta şimdi çıkmamız lazım. Hadi kalk giyin.'' Dedi ama ben kalkmayacaktım. Ne pikniği ya? Sabah sabah.

''Ben biraz doluyum bugün sen git.'' Dedim kovma şeklimi kibarlaştırmaya çalışırken. Hande'nin masum bakışları beni bulunca yutkundum. Kıza böyle davranmaya hiç hakkım yoktu. Son bir piknik? Son bir kez.

''Olmaz, beraber gideceğiz.'' Dedi. Son kez Nisa, son.

''Peki... ben üstümü değiştirip geliyorum.'' Diyerek ayaklandım ardından odama doğru ilerledim. Dün onca laftan sonra şimdi yanlarına gitmek beni yüzsüz gibi hissettirmişti. Gerçekten inanamıyorum. Savaş'ında bu duruma inanamayacağı kesindi.

Üstüme beyaz bir gömlek altımada mavi kotumu giydikten sonra hafif bir makyaj yaptım ardından da geri aşağıya doğru ilerledim. Belki bir bahane bulup yanlarından ayrılırdım. Bu yüzden böyle düzgün giyinmiştim.

Handeyle evden çıktıktan sonra onun arabasına binmiştik, yol uzun ve sessiz geçmişti. Yolun uzun olması cidden değmişti çünkü çok güzel bir yere gelmiştik. Etraf yemyeşildi ve ileride şelale vardı. Nadir insanların geldiği bir yere benziyordu çünkü etraf tertemizdi.

''İnanamıyorum çok güzel.'' Dedim arabadan inerken. Hava çok güzeldi, şehirdeki havanın zıttıydı resmen. Tertemizdi.

''Hadi oradalar.'' Dedi Hande ve ilerlemeye başladı. Bakışlarım çenesiyle gösterdiği yere kaydı. Bir kamelyaya oturmuşlar gülerek konuşuyorlardı. İçimi kaplayan garip heyecanla adımlarım yavaşladı. Gerçekten nasıl düzgün davranacaktım yanlarında? Daha dün dediklerimle bugün yaptıklarım birbirini tutmuyordu. Yüzsüzsün kızım yüzsüz!

Savaş elini saçlarından geçirdi ardından Hande'ye döndü. Gülümsüyordu. Bakışları kimin üzerindeydi bilmiyorum ama bize doğru baktığı kesindi. Siyah güneş gözlüklerini çıkardığında Emre ve Mert'de bize döndü. Kimseyle göz göze gelmemek için yere bakıyordum.

Hande hızlı adımlarla Mert ve Emre'nin ortasına oturdu. Yapma ama bunu Hande, tek boş yer kalmıştı. Dudaklarımı birbirine bastırırken Savaş'ın yanına oturdum.

Siyahın Beyazı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin