İyi okumalar...
SİYAHIN BEYAZI
Sesler durmazken maskeli adam sinirlenmiş olacakki tuttuğu kızın boynunu daha çok sıkıp silahı iyice kavradı ''Yeter susun!'' Dedi acili inletecek bir ses tınısı ile. Anında sesler kesilirken herkesin tek duyduğu ses o kızın ağlama sesiydi
''Sende ağlama!'' Diye ekledi ama kız susacak gibi değildi. Gözüm hızla babamı aradı, babam şaşkın bir şekilde bana bakıyordu masanın arkasından. Eli ile bana gitmemi işaret ediyordu ama babamı bu haldede bırakacak değildim.
''Bak polisler etrafı sardı şimdi lütfen şu silahı bırak'' dedim ona doğru yavaş yavaş ilerlerken. Adam silahı kızın başından çekip bana doğrulttu. Silaha uzak olsam bile kanım çekilmişti resmen, ucu bana dönüktü ve bu beni çok germişti. Olduğum yerde durdum, kıpırdayamazdım zaten ''Yaklaşma'' dedi. Aslında korkmuş görünüyordu, hastanemizin hastalarından olabilirdi belki.
Kapı aniden açıldı ama arkamı dönemeyecektim o silahın ucu bana doğru olduğu sürece
''Etrafın sarıldı bırak o silahı'' dedi Savaş. Onun burada ne işi vardı? Gitmemişler miydi? Hem neden içeri daldı? Maskeli adam silahı Savaş'a doğru uzattığında sesli bir şekilde nefes verdim. ''Söyle gitsinler! Yoksa herkes ölür'' dedi maskeli adam. Savaş yavaş yavaş ilerlerken kolu ile beni arkasına aldı ''Tamam. Şimdi Nisa gidip onlara söyleyecek'' dedi Savaş beni daha çok arkaya iterken.
''Tamam, söylesin herkes dağılsın'' dedi maskeli. Hastalarımızdan biriydi yoksa kimse böyle bir şeyi onaylamazdı. Mustafa hocaya sormalıydım ama Mustafa hoca az ilerde maskeliye bakıyordu. Hastaya hemen sakinleştirici verilmeli çünkü belliydi aklının yerinde olmadığı
''Mert seni dışarıda bekliyor. Dışarı çıktığın gibi Mert'in yanına git ve eve geçin'' dedi Savaş fısıldayarak. Ama herkesi bu halde bırakamazdım özelliklede babamı.
''Savaş olmaz'' dedim bakışlarımı babama çevirirken. Babam masanın altına tam girdiği için onu göremiyordum. En azından babam şu an güvendeydi. Savaş sıkıntılı bir nefes verirken beni biraz daha itekledi ''Nisa dediğimi yap'' dedi ama yapmak istemiyordum. ''Seni bu halde mi bırakayım? Saçmalama Savaş'' dedim.
''Nisa bana güven tamam mı?'' Dedi kaşlarını kaldırarak. Güven verircesine bana bakıyordu, galiba güvenmekten başka şansım yoktu. Başımı sallayıp acilin kapısına ilerledim ve acilden çıktım. Polisler direk içeri girerken Mert kolumu kavrayıp beni kendine çekti ''Nisa iyi misin? Ne diye silah sesinin oraya koşuyorsun?'' Dedi Hande.
''İyiyim ama Savaş ve diğerleri içeride'' dedim. Onları öyle bırakmamalıydım hem Savaş beni çıkarmak için girmişti içeriye. Emre bakışlarını arkama çevirirken gülümsedi ''Artık değiller'' dedi. İçime dolan rahatlama hissi ile arkamı döndüm, herkes dışarı çıkarken polisler maskeli adama kelepçe takmış götürüyorlardı ama o maskeli adam bizim hastamızdı. Yüzünü görünce hatırladım, Mustafa hocanın hastalarından biriydi.
Savaş hızlı adımlarla yanımıza gelirken gözüm arkadaki babama takıldı, polislerin yanına doğru ilerliyordu. Benim yanıma gelmeyeceği belliydi. Sıkıntılı bir nefes ile Savaş'a döndüm, bakışları bendeydi ''İyi misin?'' Dedi beni baştan aşağı süzerken. Aslında bu soruyu benim ona sormam lazımdı
''Asıl sen iyi misin? Ne diye içeri giriyorsunki?'' Dedim kaşlarımı çatarak. Hem bunlar nasıl hemen çıktılar? Tabi ya polisler içeri girmişti ben çıkarken. ''Silahlı bir adam ile seni yalnız mı bırakacaktım?'' Dedi Savaş. Sesinde hem alay hem sinir vardı. Beni kurtarmak için mi içeri girmişti? Çatılı kaşlarım havalanırken öylece durmuştum ama bir şey demeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Beyazı
ChickLit"Aşk duygusunu iğrençleştirmek ya da güzelleştirmek bizim elimizde O yüzden bu duyguyu bilmeden kötüleme" dedi bakışlarını geri bana çevirirken. Cümleler beynimde yankılanıyordu resmen. Ben bir hata yapmıştım galiba ama bu hatadan geri dönecektim.