İyi okumalar...
Siyahın Beyazı
Hayat bir oyun gibi, kuralları yok gibi görünen ama çok fazla kuralı olan bir oyun. Kazanmak diye bir şey yoktu burada, sadece yaşamak vardı. Ruhunu yaralayanlar oyunu yarıda bırakanlar, ruhunu kaybedenler oyunu kaybedenler ve ruhunu yaralamadan yaşayanlar... Yaşayanlar onlardı. Adil miydi peki bu? Hayır. Adil bir oyunda değildik, adil şartlar altında değildik. Bazılarımız doğarken yaralananlardı, bazılarımız ise kendini bile bile yaralayanlardı. Peki neden? Neden kaybedeceğimizi bildiğimiz bir oyunu kabul ediyorduk? Bazıları hayatı kumar olarak görsede hiç benzemiyordu. Biz kumarın içinde değildik, biz adil olmayan bir oyundaydık. Kumarda kazananlar vardı ama bizde ise sadece yaşayanlar. Peki neden? Zaten bu sorunun cevabını bulduğumuzda oyun eşit şartlar altına girecekti.
İçime dolan garip çaresizlik hissiyle babama döndüm. Dün geri dönmüşlerdi ama akşama doğru tekrar İngiltere'ye gideceklerini söylemişlerdi şimdide kahvaltı yapıyorduk.
Kadın boğazını temizleyip babama döndü, babamın konuşmasını bekliyordu. Babam bunu anlamış olacakki elindeki çatalı tabağa bırakıp bana döndü. Bakalım bu sefer beni ne bekliyor?
''Biliyorsun artık onsekiz olacaksın... bizde karı koca olarak çok buralarda durmayı planlamıyoruz bu yüzden ayrı eve çıkman en mantıklısı olacak. Burada olduğumuz sürede de burada kalacağız ama senin kalman artık pek doğru değil.'' Dedi babam. Babam demişti bunu. Hemde bana. Evden kovuluyordum ne için peki? Onsekiz olduğum için mi? Hiç sanmıyorum. İçimdeki hissin her yerimi kapladığını fark ettiğimde hızla ayağa kalktım. Beni bu kadın için buradan kovamazdı. O benim babamdı babam!
''Kızım bak yanlış anlamanı istemiyorum.'' Diyerek açıklamak istedi babam ama elimle durmasını işaret ettim. ''Sorun değil... anlıyorum. Bu kadınla evlendiğin günden beri seni anlıyorum baba! Aklına girmiş bu kadın senin!'' İstemsizce sesim yüksek çıkmıştı. Nedenini bilmiyordum ama anlıyordum onu, annemden sonra sevilmek istedi belkide. Bu yüzden önüne çıkan ilk kadına evet dedi. Tek derdi sevilmekti.
''Kızım.'' Dedi babam. Kollarını açmıştı, ona sarılmamı bekliyor gibiydi ama sarılmayacaktım. Yanındaki kadının yüzünün kızardığını gördüm. Bu dediklerim ağrına gitmişti ve babam o kadını bana savunmuyordu.
''Görüşürüz baba.'' Dedim ve odama doğru ilerledim. Evet bu olay benim canımı yakmıştı ama sanki bunu yapacağını biliyormuş gibi hissediyordum. Teşekkür ederim baba... içimdeki yaralı çocuğa bir yara daha yaptın. Şimdi ne yapacaktım? Belki otelde kalırdım.
Eşyalarımı hızlı bir şekilde valizlerime doldurduğum gibi hepsini tek tek aşağıya indirdim. Babam yardım etmek istemişti ama izin vermemiştim, o kadınında umrunda değildim zaten. Tüm eşyalarımı almamıştım sadece almam gerekeni aldım buda üç valiz tutuyordu. Babam bana ev bulana kadar burada kalmamı istesede kabul etmemiştim, etmeyecektimde.
Taksiciyi önceden çağırdığım için çoktan gelmişti bile. Adam valizlerimi görünce hızla arabadan inip yanıma geldi.
''Yardım edeyim.'' Diyerek bavulların ikisini eline alıp bagaja doğru ilerledi. Diğer valizi elime alırken bende adamın arkasına takıldım, eğer eve bakarsam buradan ayrılamazdım. Annemle bir sürü anım geçmişti burada aynı şekilde babamlada ama şimdi... o anılara veda ediyordum. Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde elim cebimde çalan telefona gitti, Hande arıyordu.
''Efendim Hande.'' Dedim sesime dikkat ederken. Taksici bavulları yerleştirdikten sonra arka koltuğa ilerledim. Otele yerleşemezdim bu yüzden şimdilik hastaneye gidecektim. Bir ev bulmam lazımdı ama daha on sekiz olmamıştım. Şurada bir haftam kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Beyazı
ChickLit"Aşk duygusunu iğrençleştirmek ya da güzelleştirmek bizim elimizde O yüzden bu duyguyu bilmeden kötüleme" dedi bakışlarını geri bana çevirirken. Cümleler beynimde yankılanıyordu resmen. Ben bir hata yapmıştım galiba ama bu hatadan geri dönecektim.