18.Bölüm

120 10 4
                                    

iyi okumalar...


Siyahın beyazı

Sevmek ne kadar ileri gidebilir? Seviyorum diyip canını daha çok sevenlerde var, seviyorum diyip ölende. İkisinin farkı neydi? İnsan canını daha çok sevemez miydi? Cidden bu konuları bilmediğimi daha iyi anladım.

''Ne oluyor size?'' Duyduğum Gece'nin sesiyle başımı kaldırıp Gece'ye döndüm. Biz iyice depoyu evimiz bellemiştik. Savaş akşam geç gelmişti bende onu beklerken koltukta uyuya kalmıştım, sabah ise kızların yanında uyanmıştım. Savaş beni taşımış olmalıydı, kahvaltıda kimseden ses çıkmamıştı. Ne Savaş benim yüzüme bakıyordu nede ben onun, kavgalı gibiydik ama ortada bir durum bile yoktu. Savaş'a kim ne diyeceğini şaşırdığı için herkes sessizdi.

''Bu sessizlik yaşlandırdı beni.'' Dedi Umur. Ortamı yumuşatmaya çalışıyordu ama ortamda bir şey yoktu. Yarın basın toplantısı vardı ve ben Savaş'la konuşamamıştım. Bakışlarımı Savaş'a çevirdim, ona döndüğümü fark ettiğinde göz ucuyla bana baktı ve hızla geri önüne dönüp ayağa kalktı. Dün yaptığına bir şey dememiştim ama bu seferki cidden canımı çok yakmıştı. Ne yapmaya çalışıyordu? Savaş depodan çıkınca sinirle bende ayağa kalkıp arkasına takıldım. Cidden bu sefer susmayacaktım, yüzüme bile bakmıyordu.

''İşler kızışacak.'' Arkamdan duyduğum Emre'nin sesini umursamadan depodan çıktım ve koşarak Savaş'ın kolunu tuttum. Önüne geçip yüzüne baksamda bana bakmıyordu, cidden yüzüme mi bakmayacaktı?

''Yüzüme bak.'' Dedim sert sesimle. Bakmadı, kolunu benden kurtarıp ''Git.'' Dedi. Cidden bunu demiş olamaz, bana git demişti. Tamam canını yakmıştım ama şu an iki katı şekilde o benim canımı yakıyordu.

''Tamam canını yaktım özür dilerim, ne yaşadığını bilmiyordum. Ama şu an sen benim canımı çok yakıyorsun. Yüzüme bile bakmıyorsun Savaş.'' Dedim bastıra bastıra ama yine bakmadı, yine başka yerdeydi bakışları. Bu cidden fazla olmuştu, gerçekten fazlaydı.

''Ben sana duygularımı anlattım ve sen ilk hatamda böyle mi yapıyorsun? Hafızamı kaybettim diye yaptığım bir hata.'' Dedim sesimi kısarak. Beni duymamazlıktan, görmemezlikten geldi. Yine. Dolan gözlerimi engellemeye çalıştım ama yapamadım, cidden bunu hak etmemiştim.

''Bunu sakın unutma Savaş çünkü ben unutmayacağım.'' Dedim parmağımı göğüsüne bastırırken. Yine bakmadı ama tepki verdi, gözlerini kapadı. Benim yerime karanlığı seçti. Karanlıktan korkan kişi, benim yerime karanlığı seçmişti. İşte bunu asla ama asla unutmayacağım. Tekrar hafızamı kaybetsem bile unutmayacağım. Hızlı adımlarla geri depoya girdim. Etraf aniden sessizleşirken odaya doğru ilerledim. Dahada burada kalmayacaktım, yüzüme bakmak istemiyorsa işini basitleştirecektim.

''Nisa?'' Arkamdan Mert seslensede cevap vermeden odaya girdim ve kapıyı kapattım. Dayanamıyordu gözlerim, ağızımdan derin bir nefes alırken gözlerim dayanamamıştı. Benim hatamdı, ona güvenip kendi kuralımı çiğnemem benim hatamdı. Daha annem sevilmemiş ben mi sevileceğim? Birde ona güvenip yanında duygularımı açtım. Aptaldım aptal.

Mert içeri girdiğinde duraksadı ve yanıma gelip yüzümü ellerinin arasına aldı. ''Ne konuştunuz?'' Dedi ciddi bir şekilde. Mert'in ellerini yüzümden çekip yanaklarımı sildim ve kendimi sıktım, ağlamayacaktım. Kendi aptallığımdı, diğerleride odaya gelince ellerimi saçlarımdan geçirdim.

''Ne dedi Savaş?'' Dedi Umur. Demesine gerek bile yoktu. Kenardaki telefonumu ve ceketimi alıp onlara döndüm.

''Dediniz ya Savaş seni seviyor, seni kaybetmekten korkuyor, seni bekledi falan filan. Hepsi yalan, kendiside, yaptıklarıda, bana olan her şeyide yalan.'' Dedim bastıra bastıra. Yüksek çıkan sesim hepsini şaşırtırken birbirlerine bakındılar. Cidden aptaldım aptal. Aldığım nefesler yetersiz gelirken gözlerimden tekrar yaşlar geldi, onun için ağlamayacaktım.

Siyahın Beyazı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin