27. Bölüm

35 3 0
                                    

Siyahın beyazı
27. Bölüm

Ağır ve baskın bir duygu, her duygunun içinde bulunan bir duygu. İntikam. Çok çelişkiliydi bu, tüm duyguları nasıl kendine çevirebiliyordu? Şeytan gibiydi. Bizi kendi yoluna sürüklemek için her şeyi yapıyordu. Canavara dönüştürürdü bir insanı o kadar baskın bir duygu. Beni böyle gördü, o sinirli halimi gördü. İntikamın içimdeki yeşeren fidanını gördü. Canavara dönüşecek yüzümü gördü. Dün Savaş beni eve bırakmıştı ve ikimizde konuşmamıştık. Beni öyle görünce tiksindi benden. Uyandığımda ise duş alıp hazırlanmıştım. Savaş'ın yanına gitmek istesemde korkuyorum. Dün beni öyle gördü ardından sesini bile çıkarmadı. Her şeyi elime yüzüme bulaştırıyorum, kimsem kalmayacak ve kimse beni sevmeyecek. İçime dolan sinire engel olamadım, bunu istemiyordum artık ama elimde değildi. Elimdeki bardağı kenara fırlattıktan sonra çantamı alıp topuklumu giydim. Artık oyun başlıyordu, babamı üzmek istiyordum. Düne göre daha iyiydim ya da kendimi kandırıyorum. Savaş'ın gitmesini istemiyorum. Aynada kendime baktım. Yüksek bel kot pantolon içimde siyah dantelli body üstümdede gömlek vardı, gömleğin düğmelerini açmıştım ama göze batan bir şey yoktu. Elimdeki çantadan çalan telefonumu çıkarırken evden çıktım. Mert arıyordu, açacak mıydım?

''Efendim.'' Dedim açarak. Kendimi saf dışı bırakmayacaktım ama bu işin peşinide bırakmayacağım. Çağırdığım taksi geldiğinde gideceğim yeri söyledim. ''Günaydın.'' Dedi bir anda. Daha doğrusu dediler. Herkes beraber miydi? Yine. Sesimi çıkarmak istemedim bu yüzden sustum. ''Neredesin gelelim yanına. Kahvaltı yapalım mı? Ya da öğlen yemeği?'' Dedi Gece. Nasıl bu kadar neşeli olabiliyorlar? Hemde sabah sabah. ''Müsait değilim size afiyet olsun.'' Dedim ve telefonu kapattım. Yaptığım ayıptı ama beni rahatsız etmemelilerdi. Hastaneye geldiğimizde taksiciye parayı verip hastaneye ilerledim. Babamın bana açtığı kartları kapattığına eminim ama unuttuğu şey aylık maaşın yatması. Bunu engelleyemezdi zaten hastanenin yüzde elli ortağıyım artık bu imkansızlaşıyor. Kendi katıma gelip odamın oradaki kişiye döndüm, tam olarak ne iş yaptıklarını bilmiyordum. Tüm işleri yapıyorlardı çok ilginç ve ayrı bir yetenek. ''Asistana ihtiyacım var, görüşmeleri ben yaparım.'' Dedim. Babamın asistanını kullanamazdım, kendi asistanıma ihtiyacım vardı. Kadın başını sallayıp, ''Hemen bakıyorum Nisa hanım.'' Dedi. Odama doğru ilerleyip odama girdim ama karşımda Savaş vardı. Az önce Mert'lerle beraber değil miydi? İçimdeki duygular vücudumu terk ederken sevgi doldum. O bana iyi geliyordu, görmek bile iyi geliyordu. İçimdeki heyecanı es geçerek kapıyı kapatıp ilerledim.

''Günaydın.'' Dedi onu es geçmemi umursamadan. Çantamı masaya koyup kendi yerime otururken, ''Günaydın. Bir şeye mi ihtiyacın var?'' Dedim. Benim vardı, ona ihtiyacım vardı. Şu hastanenin tüm hissesini aldığımda ona yenilmeyi kabul edecektim, ona olan sevgime boyun eğecektim. Savaş hafif dudaklarını büzdü ardından omuzunu silkerek yanıma geldi. Gerçekten yanıma gelmişti. Sandalyeye iyice yaslandım ama Savaş beni umursamadan sandalyemi ona çevirdi ardından ellerini kenara koyup bana doğru eğildi. Bu adil değildi, bana bunu yapamazdı. İçimdeki şeyi körükleyemezdi. ''Var. Senin bana ihtiyacın olduğunu kabul etmene ihtiyacım var. Bu hırsının seni parçalamasına izin vermeyeceğim bu yüzden benimle paylaş Nisa. Yanında olmama izin ver, güçsüz sandığın aşkımızın intikama karışmasına izin ver. Kendini bana kapatma sevgilim. Ayrı ayrı parçalanacağımıza beraber yanalım.'' Dedi dudaklarıma fısıldayarak. Burunlarımız birbirine değerken nefeslerimizde birbirine karışmıştı. Yakmıştı beni, derinlerime işliyordu bu ateş. Kapalı gözlerimi açamıyordum, büyü yapmıştı sanki bana. Dudaklarım o dudakları istiyordu, beraber yanmak istiyordu. Dayanamayınca dudaklarına gitti dudaklarım, onu kaybetmeyecektim. Sırtımı yasladığım yeri bir eli tutarken diğer eliyle yanağımı okşuyordu, dokunuşu bile kusursuzdu. Ellerim boynunu sıkıca kavradıktan sonra sandalyeden kalktım. Kusursuzdu. Sevginin, aşkın, şefkatin vücut bulmuş haliydi Savaş. Öpüşüde bir o kadar güzeldi. Beni masaya oturtturup gömleğimi çıkaracakken kapı çaldı ardından açıldı. İçimdeki tutku hâlâ içime işlerken hızla üstümü düzeltip masadan indim. Onun o gizli sırıtışı benide gülümsetiyordu ve kadının karşısında mal gibide görünmek istemiyordum. Kadın şaşkın şaşkın bana bakarken hızla başını eğdi. ''İstediğiniz şeyi getirdim. Müsait olduğunuz saatleri yazmanız yeter ben hemen ayarlarım görüşmeyi Nisa hanım.'' Dedi kadın. Elindeki dosyayı alıp masaya bıraktıktan sonra, ''Elif hanımı hatırlıyor musun? Eskiden babamın asistanıydı, onun numarası lazım bana.'' Dedim. Aklımdaki şeyi yapacaktım ve bunun için izin bile almayacaktım. Kadın başını sallayarak, ''Hemen numarasını size gönderiyorum izninizle Nisa hanım.'' Dedi ve odadan çıktı. Dosyayı elime alıp geri masanın üstüne oturdum. Savaş'ın eli bacağımdayken, ''Neler planlıyorsun?'' Dedi. Eli haylaz gibi bacağımda geziniyordu ama odak noktam dosya olmalı. İyiydim, gerçekten iyi hissediyorum. Bana iyi gelmesine bayılıyorum. ''Asistan bulacağım sonrada intikamımın ilk adımını atacağım.'' Dedim ama Savaş elimdeki dosyayı alıp geri masaya bıraktı. Ne yapıyor?

Siyahın Beyazı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin