iyi okumalar
Siyahın beyazı
Zor durumların üstesinden gelmek zordu peki zorunda zoru olan durumlar? Ard arda olan olaylar, aklını karıştıran olaylar, seni kıran olaylar. Bunların üstesinden nasıl geliyordu insanlar? Ben gelemiyordum. Denememiştim ama biliyordum. Evet babamın olayını Savaş sayesinde atlatmıştım, annemin olayınıda Mert sayesinde. Peki şimdi? Savaş'ın olayları, yarım olan bir zihin ve bu bıçak. Cidden öldürmek istiyorsa öldürsün öyle bıçak atıp dikkatimi çekmeye çalışmasın. Savaş'a da bir şey diyemezdim şimdi.
''Savaş nasıl?'' Dedi Alp amca. Bakışlarımı Alp amcaya çevirirken önümdekilerle oynamayı bıraktım. ''Dün iyiydi.'' Dedim. Alp amca başını sallarken babam söze girdi, ''Onunla nereye gittin dün?'' Dedi. Onu ilgilendiriyor muydu? Sorusuna cevap vermediğimde geri önüne döndü babam. İçimdeki garip his beni rahat bırakmazken çantamı koluma taktım. ''Size afiyet olsun benim gitmem lazım.'' Dedim. Babam ağızını açmıştıki Alp amca ondan önce davrandı. ''Dikkat et kızım.'' Dedi. Başımı salladıktan sonra çıkışa doğru ilerledim. Mert'ten öğrenmeliydim bıçağın sahibini ve onu bulmalıydım. Bunu yaparken Savaş'a çaktırmamak zorundaydım.
Çantamdaki bıçağı elime alıp üstüne bakındım, diğer bıçakla aynıydı üstündeki simge. Neyin simgesi ama? Kenardaki banka oturdum. Cidden hatırlamıyordum ve bu benim sinirlerimi bozuyordu. Bıçağın ucuna hafif bir şekilde bastırdığımda parmağımı kesti.
''Ah, neden bu kadar keskin yaptılar bunu?'' Dedim sinirle ve parmağımı emdim. Yine kendime çok odaklanmıştım, ilk konu Savaş Nisa. Savaş'a odaklan. Bıçağı geri çantama koydum. Savaş neredeydi? Gerçekten merak etmeye başlamıştım. Telefonumu elime alıp Mert'i aradım.
''Ne yapmaya çalışıyorsun güzelim benim.'' Diyerek telefonu açtı. Sinirliydi, haklıydıda. ''Babamla kahvaltı yapıyordum lütfen sorgulama. Savaş'a ulaşabildin mi diye soracaktım.'' Dedim. ''Hayır, kayboldu ortadan.'' Dedi Mert. Nereye kayboluyor bu?
''Ulaşınca beni ararsın. Hadi öptüm seni.'' Diyip telefonu kapattım. Cidden o olmadan nasıl onun sorunlarını çözebilirdim? Dedesini çözme ihtimalim yoktu ne diyecektim Alp amcaya? Alp amcacım Savaş seni istemiyor hayatımızdan çıkar mısın? Mı? Yanaklarımı şişirip ilerlemeye başladım. Kaya'yla mı konuşsam ama ne konuşacaktım? Ne diyebilirdimki? Geriye mektup olayı kalıyor ama o olaya girersem Savaş'la aram açılabilir. Ne yapacaktım o zaman?
Karışan aklımla etrafa bakındım, yardım edemiyordum ama bana bir şey olduğunda Savaş ilk çözen kişiydi. Telefonumu alıp Savaş'ı aradım ama açmamıştı. Acaba akşam uyumasam ve onu mu takip etsem? Başka seçenek bırakmıyordu. Telefonu çantama koyarken yürümeye başlamıştım. Nereye gidecektim şimdi? Kim bilir.
Şişirdiğim yanaklarımla etrafa bakındım, garip bir yerdeydim. Düşünürken yürümemeliydim, nereye gittiğimi bilmiyordum. Kenardaki evin önüne bir şey sermişlerdi üstünede teyzeler oturmuştu. Yanlarındada iki küçük kız çocuğu vardı, çekirdek çitlerken bana bakıyorlardı. Geldiğim yerden geri mi gitsem? Arkamı döndüm ama buralar hiç tanıdık gelmiyordu.
''Pardon burası neresi tam olarak?'' Dedim teyzelere doğru ilerlerken. Teyzeler bile tekin durmuyordu ama başka şansım yoktu. ''Senin gibilerin bulunmaması gereken bir yer.'' Dedi arkamdaki bir ses. Hızla arkama döndüm ve açık ağızıyla sakız çiğneyen kıza baktım. Sakızı yavaşça şişirdi ve patlattı, bari ağızı kapalı çiğneseydi.
''Pardon?'' Dedim kaşlarımı çatarak. Kız baştan aşağı beni süzdü ardından ''Affedildin git.'' Dedi. Ne? Kız yanımdan geçip gittiğinde geri ona döndüm. Benimle nasıl böyle konuşur?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Beyazı
ChickLit"Aşk duygusunu iğrençleştirmek ya da güzelleştirmek bizim elimizde O yüzden bu duyguyu bilmeden kötüleme" dedi bakışlarını geri bana çevirirken. Cümleler beynimde yankılanıyordu resmen. Ben bir hata yapmıştım galiba ama bu hatadan geri dönecektim.