"Yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı kaldırımlar. Ve yine yan yana yürümeyelim diye dar kafalıydı insanlar. Ve sırf dardı diye kafalar düşünmeyi bırakıp sevmeyi denedik. Sarılmak yakar bizi deyip aşkı hep uzaktan sevdik."
-
"Kaybettim ben!"...
Çünkü biliyordu ki Tan ve Öner ile başa çıkamazdı. Hele tek başına hiç çıkamazdı.
"Ne oluyor?" Diyerek odaya girdi Ömer.
Öner, abisini baştan aşağıya süzdü. Siyah eşofmanı, beyaz tişörtü, hafif uzamış ve dağınık saçları ve elinde ki salata tabağı ile tam bir aile babasına dönmüştü.
"Vay be yılların Kartal abisi." Dedi Öner hayretle.
Abisini asla hayal edemeyeceği bir durum varsa kesinlikle şuan olduğu durumdu.
"Ne varmış yılların abisinde?" Diye sordu Ömer elinde ki salatayı masaya bırakırken.
"Yani bir şey yok." Dedi Öner, abisini süzerek. "Olayda bu zaten hiç bir şey yok. Olay, kavga, kaos hiç bir şey yok."
"Aman sus be." Dedi Gökçen hızla. Tam da hayal ettiği şekilde yaşarken öyle şeylerin olmasını bırak, konuşulmasını bile istemiyordu.
"Tamam yenge bir şey demedim." Dedi Öner hemen. Abisinden korkmuyordu fakat yengesi için aynı şeyi söyleyemeyecekti. Sonuçta Gökçen'in de tersi pisti. Öner buna birebir şahit olmuştu.
"Ömer bitti siz başladınız." Dedi Gökçen.
"Biz ne yaptık şimdi abla?" Diye sordu Tan.
"Şimdi bir şey yapmamış olmanız, yapmadığınız anlamına gelmiyor."
Öner ve Tan çok yakın arkadaş olmuşlardı. Yıllardır aynı mahalledelerdi zaten ama bu arkadaşlığın asıl sebebi abi ve ablasının evlenmiş olmasıydı. Zamanla daha da yakınlaşmışlardı. Yedikleri içtikleri ayrı gitmiyordu son zamanlarda. Tabii okulları bir ay sonra tekrar ayrılmalarına sebep olacaktı ama onlar bunu sorun etmiyordu.